Şanlı tarihimiz kadın kahramanlarımızla dolu. Özellikle Kurtuluş Savaşı yıllarında sırtlarında bebeleri, ellerinde silahlarıyla düşmana karşı mücadele veren kadınlarımız bu toprakların "Ana yurt" haline gelmesinde başrolü oynadılar. Gelin görün ki, tarihimizi anlatan dönem dizilerinin başrollerinde hep erkekler var.
Oysa 93 Harbi'nde Ruslarla cansiperane mücadele eden, direnişi örgütleyen Nene Hatun, ülkeyi emperyalistlerin işgalinden kurtarmak için yaptığı konuşmalarla direniş ateşini körükleyen Halide Onbaşı (Halide Edip Adıvar), babasıyla birlikte 9 yaşında cepheye giden, daha sonra 70. Alay'ın simgesi haline gelip, bu birliğin "Kızlı Alay" diye anılmasını sağlayan Nezahat Onbaşı (Nezahat Baysel), 1921'de İnebolu'daki top mermilerini kağnısıyla Ankara'ya taşırken, cephane zarar görmesin diye bebeğinin battaniyesini mermilerin üzerine saran ve soğuktan donarak ölen Şerife Bacı, Atatürk tarafından Milis Müfreze Komutanı olarak Batı cephesinde görevlendirilen, aldığı talimatla İstanbul'da adam ve cephane kaçırma faaliyetlerinde bulunan, İzmir'in düşman işgalinden kurtarılmasında etkin görev alan, sadece kadınlardan oluşan birliğiyle gerçekleştirdiği operasyonda 25 düşman askerini esir alan Fatma Seher Erden (Erzurumlu Kara Fatma), erkek gibi giyinip, ordu birliklerinin arasına karışan ve yıllarca Halim Çavuş olarak bilinip, düşmanla savaşan, çatışmada bir ayağı sakat kalan, Mustafa Kemal Paşa olduğunu bilmediği subayın "Böyle üşümüyor musun?" demesi üzerine "Bey, 100 bin kiyşi kurtulacak, ben ölsem ne olacak?" diyen Halime Çavuş,
Müdafa-i Hukuk Cemiyeti'nin Kastamonu Kadın Kolları'nı kuran, burada cephedeki askerler için kadınlarla birlikte fanila, çorap örüp cephedeki askerlere gönderen, asker Kastamonu'ya geldiğinde hepsini yolda karşılayıp doyuran, herkesten önce Türkçe harfleri öğrenen Hafız Selman Hanım, İzmir'in işgal yıllarında kocası Halil Efe ile düşmana karşı omuz omuza savaşan, Kocayayla baskınında geri çekilen silah arkadaşlarına cesaret vermek için öne atılınca başından vurularak şehit olan Gördesli Makbule, Çanakkale Savaşı'nda şehit olan kocasının aldığı elmas küpeleri satarak kendine bir tüfek edinen ve dağa çıkarak Yörük Ali'nin kuvvetlerine katılan, Aydın'ın kurtuluşuna kadar düşmanla göğüs göğüse çarpışan ve Aydın Meydanı'nda diğer kadınlarla birlikte kendisine takılan madalyanın ardından "Savaştım Yunan'a karşı, elimde kalan en değerli şey Atatürk'ün göğsüme taktığı İstiklal madalyasıdır" diyen Çete Emir Ayşe, 1920 yılında askeri birliklere katılan, görevi cephe ötesinde kundakçılık yapmak olan ve bu yolla düşmana ağır kayıplar verdiren, Fransızlarla muharebeye giren birliklerimizin bir an duraksaması üzerine "Bakın ben kadın olarak ayaktayım. siz neden yerde sürünüyorsunuz?" diyerek hücuma kalkan, cephede iki arkadaşını korumak için ileriye atıldığında şehit düşen Adanalı Rahmiye Hanım bu ülkenin bağrından çıkan gerçek kadın kahramanlardır.
Peki ya bunlardan her biri ayrı biri diziyi hak etmiyor mu sizce? Üstelik elin Amerikalısı, PKK'nın kerameti kendinden menkul kadın teröristlerini kendi dizilerinde sözde kahraman olarak tanıtırken...
Ne demiş?
"Twitter'da hesabım olsa müebbet hapis alırım." (Twitter'ı mecra değil, mezbaha olarak nitelendiren Neler Oluyor Hayatta programının yorumcusu Hakan Ural'ın sözleri)
Gaf kürsüsü
Neler Oluyor Hayatta programındaki haber bandında gazeteci Sevilay Yılman'ın adı yanlışlıkla "Sevilay Bayram" olarak geçti.
Zap'tiye
Vatandaş ev alır gibi kira öderken, şimdi kira öder gibi ev alacak. Emeği geçen herkesten Allah razı olsun.