Atv'nin kısa sürede tiryakilik yaratan dizisi Hakim, izleyenleri müthiş bir muhasebe yapmaya zorluyor. Şimdilik bu sınavın en büyük kaybedeni Hakim Ömer Arif....
Hakim'in adalet terazisi öyle bir şaştı ki, bir gün içinde üç ayrı kişiden özür dilemek zorunda kaldı. 11 yıl boşa yatan tanıktan, can dostu Cevdet'ten ve sevgilisi Avukat Yasemin'den...
Özür dilemek ve affetmek tabii ki insana özgü önemli erdemler. Ama özürlerin sayısı arttıkça zaafların da sayısı artıyor demektir. Hakimimiz aynı bölüm içinde üç ayrı kişiye de yalan söyledi. Hatta kayınvalidesi, olan bitenden haberdar olmasın diye ona torununun uyuşturucu kullandığını bile söyledi. Bütün bunlar yetmiyormuş gibi kendisine şantaj yapan taksiciyi vurdu.
Adalet terazisinin topuzu bir kez elden kaçarsa bir daha asla denge tutturulamaz. Bu dizi, en dramatik şekilde işte bu gerçeği anlatıyor.
Peki ya insan, evladı için adaleti aldatır mı? Kendi evladı yüzünden bir başkasının hapishanede öldürülme ihtimaline kayıtsız kalabilir mi? Bir evlat, kendi yerine hakim babasının cezaevine girmesine razı olabilir mi? Bir avukat, hiç inanmadığı bir davada sırf duygusal yakınlık duyduğu için suçlu hakimin yanında saf tutabilir mi?
Bu sorulara hukuk mu, evlat sevgisi mi, vicdan mı cevap vermeli? Yoksa hepsi birden mi? Alın size benden bir ev ödevi... Unutmayın; cevabınız, içinizdeki hakimin tokmağı olacak...
Kamu spotu gibi dizi
Show TV'nin Baba dizisi, Anadolu'nun mütevazı bir kasabasında sakin bir hayat sürerken, kondukları miras yüzünden İstanbul'a taşınıp, mega kentin ve özellikle de acımasız iş dünyasının çarkları arasında tuz buz olan bir ailenin hikayesini anlatıyor.
Malum, diziler işledikleri konuları biraz abartır. Baba da büyük kentin zorluklarına gönderme yaparken terazinin topuzunu biraz kaçırıyor. Diziyi izleyen bir Anadolu insanı, turistik seyahat için bile İstanbul'a gelmekten vazgeçer vallahi. Çünkü şehirdeki istisnasız herkes kötü. Hepsi ayrı bir dümen peşinde. Yarısı entrikacı, kalan yarısı hırsız, uğursuz... Rakip şirketin veliahdı, bizim ailenin her üyesine ayrı entrika kuruyor, tuzaklara düşürüyor, hepsini perişan ediyor. Şirkete kurtarıcı olarak aldıkları yeni ortak bile rakibin ajanı çıkıyor. Ailenin reisi, hayır işlemek için gittiği kenar mahallede aracını çaldırıyor, darba uğruyor filan...
Sanırsınız Göç İdaresi Başkanlığı, Baba dizisini büyük kentlere göçü önlemek adına kamu spotu olarak hazırlatmış...
Seda Sayan 'kokulu' geliyor
Meslektaşım Alper Alp'i ne kadar takdir etsem az. Koca koca gazeteler, kağıt fiyatlarındaki artış nedeniyle dijitale dönerken, bizimki, 10'uncu yılına ulaştırdığı MoonLife dergisinin peşine ikincisini, Red Carpet'i takarak adeta zamana ve şartlara meydan okuyor.
MoonLife'ın 10'uncu yıl özel sayısı çok özel bir Seda Sayan röportajı ve kapağıyla çıktı. Üstelik bir de "atlatma" haberle birlikte... Herkes Seda Sayan ve müstakbel eşi Çağlar Ökten'in nikahıyla ilgili farklı tarihler öne sürerken, MoonLife, 7 Mayıs 2022 tarihini tam isabetle okurlarına duyurdu. Aylık bir derginin, onca gazeteyi ve haber sitesini atlatması öyle her babayiğidin harcı değildir, söyleyeyim.
Seda Sayan, dergideki röportajında yeni sürprizinden de söz etti. Sabah programlarında seyircilerine sık sık "kokulu öpücükler" gönderen Kadırgalı, şimdi bu alışkanlığını ticarete döküyormuş. Kendi adını vereceği parfüm ve güzellik ürünleri çok yakında piyasada olacakmış.
Gaf'let kürsüsü
Kütahya'da sünnet düğününe katılan dört muhtar, magandalığa özenip silahlarıyla havaya ateş açmasın mı?
Zap'tiye
Play Store'dan her şeyi indiriyoruz da bir tek şu market fiyatlarını indiremiyoruz!
Ne demiş?
"Kendime ait bir evim yok. Arkadaşlarımın boş odalarını kullanıyorum." (Dünyanın en zengin insanı Elon Musk'ın röportajından)