Ukrayna'da başlayan savaş nedeniyle dün yayınlamam gereken Okur Mektupları köşesini bugüne ertelemek zorunda kaldım.
Bir yandan savaşa odaklanmışken, Tarkan'ın son şarkısı Geççek gündemi meşgul etmeye devam ediyor. Tarkan eskisi gibi romantik bir aşk şarkısı yapsaydı Meclis'te konuşulur muydu bilmem. Ama bu strateji en çok ona yaradı, burası kesin.
Yakından Kumanda okurları da geçen hafta yazdığım "Tarkan'ın en kötü şarkısı" başlıklı yoruma mesaj yağdırdılar. Ortalamadan söz edecek olursam, yüzde 80'i yazımı desteklerken, yüzde 20 gibi bir bölüm de şarkı için olumlu görüş belirtmiş. İşin garibi, ben yazımda "Herkesin protest şarkı yapma hakkı vardır" dememe rağmen, benim kendi görüşümü ortaya koymama küfür ve hakaret yağdıranların olması. Eee? Nerede kaldı peki fikir özgürlüğü? Üstelik benim eleştirim, şarkının içeriğiyle değil, müzikalitesiyle ilgiliydi. İşte Geççek'le ilgili köşemize ve sosyal medya hesaplarıma ulaşan görüşler:
"Kesinlikle sizinle aynı görüşteyim. Tarkan'ın öyle şarkıları var ki, dinlerken mest olduğum, 'Daha iyisi olamaz' dediğim... Ancak bu çok bayağı olmuş, hiçbir duygu derinliği yok. Bu kadar tık almasının sebebi, sadece insanların merakından mütevellit. Evet, gerçekten kral çıplak..." (Ayşegül Ateş Altun)
"Sayın Aytuğ yazınınızı okudum, sanki benim duygu ve düşüncelerime tercüman olmuşsunuz, al benden de o kadar... Ben de şarkıyı bir kere dinledim, o da yarıya kadar... Gerçekten de Tarkan'ın en kötü şarkısı. Müziği de, sözleri de hiç beğenmedim." (Ali Külek)
"Aynı düşünmeyince birilerinin dediği ötekileştirmenin alası size yapılmış Yüksel Bey." (Neslim79)
"Çok kötü bir şarkı. Bir de Türkçemiz katledilmiş bu şarkıda. Baştan sona abuk sabuk kelimeler. Türk Dil Kurumu'nun müdahale etmesi lazım." (Aysel Kaya)
"Mükemmel tespit." (Nur Burak) "10 numara bir yorum olmuş." (Mine_kumrukrtsn) "Berbat bir şarkı, tam bir fiyasko." (Dilek Beşkaya)
"Bizim için gayet başarılı bir şarkı. Bazılarının yarasını kaşıdı diye kötülemeniz gerekmez." (sesilseçkin79)
"Bence subliminal mesaj içeren mükemmel bir şarkı. Tarkan bu, onun söylemesi yeterli." (hayat1301hayat)
"Biz çok beğendik. Hatta çoğu insan çok beğendi. Hayırdır, ne oldu ki size?" (gökhan_abra)
En tehlikeli oyuncak
Sevgili dostum, televizyon sektörünün en cefakar emekçilerinden değerli yapımcı Oğuz Koloğlu, Kovid- 19 virüsünü temsilen yapılan ve çocuklara pazarlanan bir oyuncak fotoğrafının altına sosyal medya hesabında şunları yazmış:
"Kapitalizm, milyonlarca insanın olumsuz etkilendiği pandemik durumdan bile para kazanmanın adıdır. Hatta çocukların harçlıklarını sömürse bile bu durumdan rahatsız olmamaktır. Kısaca, kabul görmüş tüm ahlaki değerlerden uzaklaşmaktır..."
Nasıl da haklı... Onun söyledikleri işin siyasi, felsefi ve ahlaki kısmı. Peki ya toplum sağlığına etkisi? Düşünsenize, Kovid-19'u elindeki oyuncak olarak gören çocuğu temizliğe, maskeye, mesafeye nasıl ikna edebiliriz ki?
Paspasın ilginç mesaisi
Dikkatli okurumuz Zeynep Ateş, Sadakatsiz dizisinde rastladığı tuhaflığı yazmış:
"Merhaba Yüksel Bey. Sadakatsiz'de Asya evinden çıkarken, dış kapısının yanında, 'Welcome' yazan bir tabela var. Aynı günün akşamında fiziyoterapist olan kız, aynı kapının önünde Nil ile konuşuyor ve tabela yok. Ama ertesi sabah tabela yine yerli yerinde! Sanırım tabelanın mesaisi akşam bitiyor ya da doktor hanım akşam vakti gelenleri hiç hoş karşılamıyor! Sağlıcakla kalın..."
Gaf kürsüsü
Bir Tansu Sarı dikkati daha: Yasak Elma'da bebeğini kaybeden Kumru'nun tırnaklarındaki oje hastanede kırmızıyken, taburcu olduğunda laciverte dönüşüyor. Bebeğini kaybeden kadın, ilk iş olarak oje rengini mi değiştirir? Yönetmen bunu nasıl görmez ve uyarmaz?
Zap'tiye
Ukrayna krizi Boğazların önemini bir kez daha herkese hatırlattı. Dünyanın boğazı bizim ellerimizin arasında. İster sıkarız, ister gerdanlık takarız!
Ne demiş?
"Herhalde en mutlu Fenerbahçeli benim. Fenerbahçe'nin bu halini görmüyorum." (Metin Şentürk'ün sosyal medya paylaşımı)