Aşı karşıtlığının amacını, hedefini, mantığını anlayabilmek için aylardır kafa yoruyorum. Ancak merakımı tatmin edecek bir sonuca ulaşamıyorum maalesef. Ben de kendi gözlem ve tecrübelerimin ışığında aşı karşıtlarını gruplara ayırdım:
1- Vücuduna dokundurmama hürriyetini samimi ve safiyane şekilde savunanlar. Bunlar bir yere kadar hoş görülebilir.
2- "İçimize çip takacaklar" ya da "Hepimizi kısırlaştıracaklar" gibi bilimsel temeli olmayan hurafe ve şehir efsanelerinin peşine takılanlar.
Bunlar kolaylıkla manipüle edilebiliyorlar.
3- Sahip oldukları iğne fobisini, aşı karşıtlığı ile örtbas etmeye çalışanlar. Bunların aşı için ikna edilmeleri görece daha kolay oluyor.
4- Olayı tamamen siyasi bir fırsat olarak görüp, bu yolla mevcut hükümeti zor duruma düşürerek, ülkede kaos yaratmak ve ekonomiyi çökertmek için tek merkezden yönetilenler.
5- Sırf aykırı ve isyankar görünmek adına aşı karşıtlığına soyunan, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın deyimiyle 'sözde aydın, özde lümpen' olanlar. Bunlar arasında adını duyurmak isteyen sözde tıp uzmanları ve tiraj/reyting/takipçi peşindeki yazar ve gazeteciler de var.
Fenerbahçe'ye ruh lazım
"Tekerlek kırıldıktan sonra yol gösteren çok olur" derler. Ben de aldatıcı skorlara ve liderliğe aldanmayıp, Fenerbahçe adına erken davranayım istedim:
Fenerbahçe, yeni sezonda galip geldiği maçları kelimenin tam anlamıyla 'ıkına sıkına' kazandı. Oynanan oyuna şöyle bir baktım. Geçen iki sezondan hiçbir farkı yoktu. Üçlü defans kurgusu dışında ne sistem değişmişti ne de futbolcuların oyun anlayışı ve performansı. Belli ki Fenerbahçe taraftarının yeni teknik direktör Pereira'dan da çekeceği var.
Şimdi diyeceksiniz ki, "Adamın elindeki kadro bu..." Eğer Fenerbahçe, 'boşta' teklif bekleyen işsiz güçsüz bir teknik direktör yerine Avrupa'nın işbaşındaki usta hocalarından birini getirmeye kalksaydı, o teknik direktör "Bir şartla gelirim. Şunu, şunu, şunu alacaksınız" derdi. Pereira öyle mi? Piyango çıkmış gibi koşa koşa geldi Türkiye'ye...
Hiç anlam veremediğim şekilde Fenerbahçe'ye her hafta iki futbolcu gelip iki futbolcu gidiyor ve ne yazık ki gelen gideni aratıyor. Berisha, Diego Rossi, Crespo ve Meier bu takıma yara bandı olacak nitelikte değiller. Bu saçma sapan transferler hocanın kafasını karıştırmaktan başka bir işe yaramıyor.
Aslında Fenerbahçe'nin eksiği ne teknik direktör, ne forvet. Bu takımın en büyük sorunu ruhsuzluk ve kişiliksizlik. Yıllardır teknik ve idari yönetimler bu takıma bir 'karakter' kazandıramadı, ruh ve kişilik katamadı. Fenerbahçe'nin 'herhangi bir takım gibi' görünmesinin gerçek sebebi budur. İstediğiniz kadar teknik direktör değiştirin, dilediğiniz kadar transfer yapın fark etmeyecek. Çünkü takımın sorunu teknik değil, mental.
Kenarda fresk kadar 'donuk' Pereira yerine, Yılmaz Vural bile olsa bu takıma ruh katardı. Yılmaz Hoca hiçbir şey yapmasa, yerde iki takla atar, bir fenalık geçirir, oyuncularını dürterdi.
Bu gidiş nereyedir?
Sonunda bunu da gördük... Aslında bu cümlenin de bir anlamı kalmadı ya, neyse.. Günde 15 saat televizyon izleyen bu gözler kim bilir daha neler görecek...
Fulya ile Umudun Olsun programında bir kadın, göğüs silikonu yaptırması karşılığında boşandığı eşine iki çocuğunun velayetini verdiğini itiraf etti. Programın adı Umudun Olsun. Peki bu hikaye kimin için umut olacak? Evlat hasreti çeken boşanmış babalar için mi?
Peki ya tarife belli mi? Fransız askısı: Çocukla ayda iki kezden fazla görüş. Brezilya görünümlü kalça silikonu: Ortak velayet. Kalıcı kaş ve makyaj: Bayramlarda çocuğa yatılı kalma izni.
Tövbe estağfurullah!.. Bu gidiş nereyedir a dostlar?..
Gaf kürsüsü
Tansu Sarı dostum yine sobe'lemiş: Teve2'deki Yaprak Dökümü'nde Tekin ailesi; Ferhunde'nin annesi Nurdan Hanım'ın sabıkalarıyla ilgili bilgisayarda haber ararken, ekranda "İzmir'in Söke ilçesi" diye yazıyor. Oysa Söke; Aydın'a bağlı bir ilçedir.
Zap'tiye
Esra Erol'da ikinci yufkacıya kaçma vakası. Kocasını terk eden yufkacıya kaçıyor. Belli ki bu hamur, daha çook su kaldıracak!..
Ne demiş?
Tuğba Özerk; Edis, Zeynep Bastık ve Reynmen'i Twitter'dan bombaladı: "Edoş, Zeynoş, bir de Reynoş çıktı başımıza... Bir de birliktelik kurmuşlar, bu pop müziği rezil eden insanları öperim."