Köşemiz, kendi yıldızlarını da yaratıyor. Okurlarımız, harika yorum ve tespitleriyle büyük takdir görüp, artık sizlerin aşina olduğu kişiler haline dönüşüyorlar. Son zamanlardaki müthiş katkılarıyla köşemizi renklendirip, güçlendiren Emin Güven de onlardan biri. İşte TRT'nin iftar programıyla ilgili değerlendirmesi:
"TRT devlet televizyonudur. Başka kanallar ne yaparsa yapsın, TRT her zaman halkın tercihlerini düşünmek zorundadır. Her sene sevilen sunucularıyla ve seçkin konuklarıyla iftar sofralarının hazırlık aşamasında veya bazı bölgelerde iftar zamanlarından sonra da ekranların vazgeçilmezi olan iftar programında bence TRT bu senenin en büyük hatasını yaptı ve güzelim Kur'an Okuma Yarışması ile iftar programını birleştirip, halk tabiriyle 'kendi ayağına sıktı.'
AMACA HİZMET ETMEDİ
Her ne kadar iki dini içeriği aynı potada eritmek niyetiyle yapılmış gibi görünse de maalesef amacına hizmet etmedi. Bir kere en büyük hata şu: 'Kur'an-ı Kerim okunurken dinlemek farzdır.' Yani başka şeyle meşgul olunmaz. TRT'nin iftar programı ile Kur'an Okuma Yarışması'nı birleştirdiğini eşime söylediğimde ilk tepkisi bu oldu: "Yazık oldu, artık izleyemeyeceğiz". Zira, tam da kadınların iftar öncesi hazırlık yaptıkları, yemek/sofra hazırladıkları bir zamanda Kur'an Okuma Yarışması yayınlamak tabiri caizse gafletti. Söz konusu yarışmanın en uygun vakti, daha önce olduğu gibi herkesin işini gücünü bırakıp kendini tamamıyla televizyon izlemeye verebildiği akşamın geç saatleriydi. Format olarak da büyük hataydı. Zira, Kur'an Okuma Yarışması format gereği banttan yayınlanıyor. Çekimler montajlanarak program oluşturuluyor. Ama iftar programı öyle mi? Düşünün, Eyüp Sultan Camii'nden canlı görüntüler eşliğinde, konukla canlı sohbetlerin yapıldığı bir iftar programı, halkın mesajlarına, tepkilerine, talep ve sorularına anında sıcağı sıcağına yanıt verebilen bir iftar programı. Hatta belki de son dakika vuku bulan bir olaya, bir gündem konusuna ilişkin anında yorum yapabilme imkanı. Atv'de gönüllerimizi ısıtan Nihat Hatipoğlu hocamızın halkla iç içe, anında soru/cevap usulüyle program yapıp tutulmasının sebebi de bu değil mi? Yoksa; TRT, Hatipoğlu hocanın karşısında tutunamadığını düşünerek mi böyle pasif bir program türü seçti diye düşünmedim değil. Ama yine de TRT'nin yapması gereken aktif bir canlı program olmalıydı. Saygılarımla."
Bizim okurdan kaçar mı?
Yakından Kumanda'nın 17 yıldır yetiştirdiği 'ekran dedektifleri' sanırım bir stadyumu dolduracak yoğunluğa ulaşmıştır. Onlardan biri olan Mesut Eryılmaz da TRT 1'in Teşkilat ve Atv'nin EDHO dizilerinde gözüne batanları yazmış:
"1) Teşkilat'ın ilk bölümü harikaydı. Silahlarından kovan atan, namludan gerçekten alev çıkan tek diziydi ama bütçeyi aştılar galiba ki kaliteyi düşürdüler ve mantık hatalarına da başladılar. Son bölümde Hakkı Dayı, Serdar'a doktorun konumunu atacağını söylüyor ama ikisinde de tuşlu telefon var!!! Sınır ötesi operasyonda uydu telefonu kullanılır, normal telefon dağda nasıl çekecek? Serdar sonunda bunu fark ediyor ve öldürdüğü teröristin uydu telefonunu alıyor, Hakkı Dayı'yı arıyor ve Hakkı Dayı 'telsizi' eline alıp Serdar'la konuşuyor. Mantığın bittiği yer burası olsa gerek.
2) Eşkıya'da Alparslan operasyon dönüşü bagajdan çıkıyor ve bagaj kapağını düğmeye basarak kapatıyor. Peki Alparslan kapağı nasıl açtı? Elinde kumanda, anahtar v.s. yok, düğmeye içerden erişme şansı ise hiç yok!!! Sevgili senaristler biraz dikkat lütfen. Selam ve sevgilerle..."
Ne demiş?
"Cazibe konusunda güldüren adam 1-0 önde ise, yakışıklı adam 5-0, Kıvanç Tatlıtuğ ise 8-0 öndedir." (İbrahim Büyükak'ın sözleri)
Şeref kürsüsü
Kenan İmirzalıoğlu, "Ramazan'da 1000 aileye yiyecek yardımı yapmışsınız, doğru mu?" diye soran muhabire en az işlediği hayır kadar güzel bir cevap verdi: "Böyle şeyler konuşulmaz...
Zap'tiye
2 milyar liralık vurgun... Tamam, bedava peynir sadece fare kapanında olur da, fare bile atlamadan önce kapanın etrafında şöyle bir tur atar yahu!..