Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Bir yanlış kaç doğru eder?

Pendik'te minibüs şoförü İsmail Akça, yaya geçidinde karşıdan karşıya geçmek için bekleyenlere yol vermek adına aracını durdurdu. Gelin görün ki, solundan araçlar vızır vızır geçmeye devam ediyor, kimse durmuyordu. Sonunda dayanamadı ve manevra yaparak minibüsünü diğer araçların geçişini engelleyecek şekilde yola enlemesine yerleştirdi. Onun sayesinde yaşlılar da güvenle karşıdan karşıya geçebildi.
İsmail Akça'nın yaptığı aslında bir trafik ihlali. Ama o, daha büyük bir ihlali önlemek için, yani yol verdiği yaşlı yayaların ezilmemeleri için bu manevrayı yaptığından bana göre harika bir mesaj verdi. Aslında o manevrasıyla dedi ki, "Bir yaya geçidine yaklaşırken hızınızı azaltın. Eğer bekleyen yayalar varsa mutlaka durup onlara yol verin. Hele ki çift şeritli bir yolda önünüzdeki araç yaya geçidinde duruyorsa, sakın ola ki onu sollamaya, solundan hızla geçmeye kalkmayın."
İşte, İsmail Akça'nın yaptığı yanlıştan (!) çıkan doğrular. Her zaman üç yanlış, bir doğruyu götürmez. Bazen bir yanlış, beraberinde üç doğruyu birden getirir.

'Ağır abi' bile deli doktoruna gidiyorsa...
tv8'deki Kırmızı Oda çok izleniyor. Sağlam ve farklı senaryosu, mükemmel oyunculukları ve kalburüstü rejisinin yanı sıra bu diziyi asıl seyrettiren sebep, milletçe psikolojik desteğe büyük bir ihtiyaç duymamız. Sanki 'Doktor Hanım' konuşuyor, sadece karşısındaki koltukta bulunan danışanı değil, izleyen tüm vatandaşlar rehabilite oluyor...
Daha ilk bölümünün ardından bu sütunlarda yazmıştım, "Bu dizi, topluca bir psikiyatrik seans işlevi görüyor. İnsanları daha önce 'deli doktoru' dedikleri psikiyatrlara, psikologlara yaklaştırıyor. Hepimizin zaman zaman psikolojik desteğe ihtiyaç duyabileceği gerçeğini ortaya koyuyor" diye.
Bu önemli 'misyonu' destekleyen son örnek ise yeni bölümde yaşandı. Sevdiği kadın tarafından terk edilince onu öldürmeyi kafasına koyan bir pavyon işletmecisi, arkadaşının tavsiyesine uyup kliniğe başvurdu. Sadece bir saatlik seansla çözülüverdi.
Mafyanın dibine vurmuş, alemin en ağır delikanlısının bile Doktor Hanım karşısında yükünden kurtulup hüngür hüngür ağlaması eminim 'deli doktoruna gitmekten utananlara' iyi gelmiş, cesaret vermiştir.

Çukur'daki Aleyna Çakır
Aleyna Çakır'ın ismini artık duymayan yok. Erkek arkadaşının davet ettiği rezidansta bornoz kuşağıyla asılı halde bulunan talihsiz kızımız. Davası halen sürüyor. Erkek arkadaşı Ümitcan Uygun'un daha önce onu dövüp, baygın haldeyken çektiği video da hâlâ zihinlerimizde tazeliğini koruyor.
Konuya Çukur dizisi de kayıtsız kalmadı. Mahallenin kızı Fidan, yaralı halde Meke'nin kapısına geldi. Meke ne olduğunu sordu. Kız, erkek arkadaşından feci şekilde dayak yiyerek işkence gördüğünü anlattı. Sonra da cep telefonunu çıkartıp, "Bak" dedi. Erkek arkadaşı onu dövüp bayılttıktan sonra görüntülerini sosyal medyada paylaşmıştı. Meke, hesap sormak için Sefa adlı o delikanlının mekanına gitti ama bir araba dayak yiyip geri döndü. Bu kez devreye mahallenin bıçkın ağabeyleri Yamaç ile Vartolu girdi. Genci bilardo salonunda kıstırdılar. Yamaç, Sefa'nın bütün dişlerini döküp, tek tek eline verdi. Salondan çıkarken Vartolu kinayeli bir tavırla Yamaç'a sözde sitem etti: "Şiddete şiddetle karşılık vermekle doğru mu yaptık acaba?" Mesaj ortaya... Kim neresinden tutup, üzerine alınırsa artık...

Gaf kürsüsü
Oyuncu Mehmet Ali Alakurt'un bir yandan araç sürüp, aynı anda içki ve sigara içtiği görüntüsünü sosyal medyada paylaşması büyük tepki topladı.

Zap'tiye
İki cinayet, dört yaralama, iki kaçırılma, üç cinayete teşebbüs, iki sabotaj, üç kundaklama... Memleketin 70'li yıllardaki tüm kriminal olayları bir zamanlar Çukurova'da yaşanmış sanki...

Ne demiş?
"Hayat da matematik gibidir. Tek doğru ve çok yanlış vardır." (Kırmızı Oda dizisinde Akif'in sözü)

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA