Müge Anlı'nın işleyecek kriminal konu bulamadığı için emekliye ayrıldığı...
Herkes hayvan sahiplendiği için boş kalan barınakların Hayvanlara Zulüm ve Soykırım Müzesi'ne dönüştürüldüğü...
İŞKUR'un önünde sadece işçi arayan işverenlerin kuyruk olduğu...
Bakacak dava kalmadığı için adliyelerin dava ihalesine çıktığı...
Tüketim fazlası su, doğalgaz ve elektriğin muhtaç ülkelere bedava verildiği...
Kandil'in milli parka dönüştürüldüğü, Basyan, Avaşin, Zap ve Hakurk'a kültür turlarının düzenlendiği...
Türkiye'ye sığınmak zorunda kalan son Suriyeli göçmenin ülkesine dönmemesi için ikna edilmeye çalışıldığı...
Emeklilerimizin yoğun ilgisi yüzünden Karayipler'e gemi turu için kura çekilen...
TOKİ'nin bedava verdiği evlere bile talep olmadığı için yıkılıp hobi bahçesine dönüştürüldüğü...
Üniversitelerin öğrenci kapmak için üste para verdiği...
Yıllardır trafik kazalarında ölen ve yaralanan olmadığı için trafik şubelerinin, Park ve Bahçeler Müdürlüğü'ne bağlandığı...
'Pandemi'yi 'Konuşmadan, sadece hareket ve mimiklerle canlandırma' sanan çocukların neşeyle sokaklarda koşturduğu...
Maske imalathanelerinin talep yokluğu nedeniyle tuvalet kağıdı üretmeye başladığı bir dünya istiyorum.
NOT: "Bu neyin kafası?" diyecekler için cevap: İyiye, güzele, doğruya ulaşmak için önce hayal, sonra umut etmek gerekir. Bu ikisi için herhangi bir madde kullanmaya ihtiyaç yoktur.
Korona olan gazeteciler
Her gün onlarca korona haberi önümüze seriliyor. Peki o haberleri derleyen gazeteciler, o sonuçları değerlendiren yorumcular ne halde, bilen var mı?
Medya sektöründe de Covid-19 testi pozitif çıkanlar, hastanelerde tedavi altına alınanlar hızla artıyor. Geçenlerde Hadi Özışık söyledi. Haber Global'deki pozitif sayısı 60'ı bulmuş. Pek çok gazete ve televizyon kanalında mesailer ikili, üçlü gruplara ayrıldı. Ben de dahil, büyük çoğunluk evinden çalışıyor. Her gün "maske, hijyen, mesafe" diye bağırıp çağıran, yazılar döşenen medya mensupları "Terzi kendi söküğünü dikemez" misali sapır sapır dökülüyor.
Dikkatimi çeken ise ekranlarda en çok görünen yorumcu/gazetecilerin birer birer koronanın pençesine düşmeleri. Sabahattin Önkibar, Can Ataklı, Abdullah Ağar gibi... Hepsi de gerilimin zirve yaptığı, bağırmalı çağırmalı, ağızların köpürdüğü, tükürüklerin saçıldığı tartışma programlarının müdavimiydi.
Son olarak TV 100'deki Sağlı Sollu tartışma programında tüm yorumcuların 'farkındalık yaratmak' adına maske taktıklarını gördüm. Bence bu bir 'jest' değil, 'zorunluluk' olmalı.
Bu vesile ile hastalığa yakalanan tüm değerli meslektaşlarıma acil şifalar diliyorum.
Futbolculara deli gömleği giydirilsin!
Evet, artık başka yolu kalmadı. Futbolculara ellerini, kollarını bedenlerinden ayırmamaları için deli gömleği giydirilmeli.
Yeni futbol yönetmeliğinde vücuttan ayrı duran kol ve el ile temas eden her top serbest vuruşla, eğer olay ceza alanında ise penaltı ile cezalandırılıp, o futbolcuya sarı kart gösteriliyor. İyi de kolların sürekli vücuda yapışık durması insan doğasına aykırı. Bırakın koşmayı, topa müdahale ederken ayağını uzatmayı, insan yürürken bile kollarını ileri-geri sallamak zorunda. Hele kafa topuna yükselirken elle temaslara çalınan düdükler yok mu? Yahu insan hazırolda nasıl kafaya yükselebilir? Çare tek: Deli gömleği!..
Gaf kürsüsü
Düşen eğitim uçağı hakkında bilgi almak isteyen CNN Türk muhabiri, "Şu anda yanımda Büyükçekmece Kaymakamı İsmail Bey var" diyerek mikrofon uzattı. Konuşmayı reddeden Büyükçekmece Kaymakamı Dr. Mehmet Özel, muhabiri tersledi. "Ben İsmail Bey değilim. İsmimi de yanlış söylediniz zaten."
Zap'tiye
Ermenistan medyası önce Serdar Ortaç'ı, sonra Tarkan'ı öldürdü. Cepheye topçu. değil, popçu birliği sürmüş olmalılar.
Ne demiş?
"Çocukluğumuzda 'Keşke iki gün okul, beş gün tatil olsa' derdik. Duayı biz yaptık, şimdiki nesil faydalandı." (Sosyal medyadan)