"Bazı kelimeler silinsin sözcüklerden ve kelimelerden. Çünkü kelimeler ve onlara toplumca yüklediğimiz anlamlar zihnimizi şekillendiren en büyük şeyler. Mesela 'doğru' kelimesi. İnsanlar için çok kendine has bir konudur 'doğru' denen şey. Ama biz onu kısıtladık. Artık doğru olmanın kuralları var... Kelimeler bizi kalıplandırıyor. Kendi orijinalliğimizi kelimelerle konuştuğumuz sürece asla ortaya koyamayız. Çünkü kelimeler kısıtlıdır ve her kelime toplum tarafından tanımlanmış, belirlenmiştir. Bence kelimesiz konuşalım. Bundan yıllar sonra 'kelimelerle konuşmak' çok ilkel bir konuşma tekniği olacak. Bunu unutmayın.
Ben bazen çok akıllıca, bazen de beynim yanmış gibi tweet'ler atarım. Lakin en çok beğenilen tweet'lerime baktığımda benim seviyemi değil, daima sizin seviyenizi görmüş oluruz. Bunu unutmayalım..."
Bunlar genç şarkıcı Aleyna Tilki'nin Twitter'da paylaştıkları... Daha önce de kimsenin bir şey anlamadığı paylaşımlarda bulunmuş, ödül törenlerindeki teşekkür konuşmaları ise mizahçılar tarafından taklit edilmiş ve skeç olarak güldürü programlarında kullanılmıştı.
Kızımız belli ki bir şeyler okuyor. Boş değil yani... Ama şimdilik bunu kelimelere dökmekte kifayetsiz. İşin sevindirici ve umut verici tarafı ise bazı popçu ablaları gibi sadece marka ayakkabı ve kıyafet paylaşıp, internette kozmetik ürün pazarlamak yerine etrafında olup bitenlere duyarlılık göstermesi. Ama kendisinin de itiraf ettiği gibi birileri yangın söndürücüyle müdahale etmezse beyni yanacak!..
Bir de... Şu sıralar dondurma reklamında "Aşkımı yazıcaaam" diye bas bas bağıran kızımızın, öte tarafta kelimelere düşman kesilmesi de bir başka havuz problemi...
Diş macunu tüpten çıkınca
Şarkıcı Coşkun Sabah iki cümle kurdu, başına gelmedik kalmadı. Dedi ki, "Benim 15 milyonluk gayrimenkulüm ve bankada 450 bin liram var. Ben üç ay kira almadım. Şu an bu 450 bin lirayı harcıyorum ama sonra ne olacak? Evleri mi yiyeceğim! Benim ne demek istediğimi yıllık 50-60 milyon cirosu olan insanlar anlar." Sonrası kıyamet...
Oyuncu Celil Nalçakan, Twitter hesabından "Allah herkese Coşkun Sabah derdi versin!" derken, Reha Özcan'ın meslektaşına konuyla ilgili cevabı kafa göz yaracak cinstendi: "Ud ve Ad iki yakın sözcük. Çalarsan Udi oluyorsun, onu bırakıp konuşunca Adi..."
Coşkun Sabah aslında ekonomi jargonuyla 'likidite'nin önemine dikkat çekmek isterken, maksadını aşan sözler sarf etmiş. Yakından tanırım, öyle sanıldığı, söylendiği gibi biri değildir. Sadece lafları tartmadan söylemiş, kelimeleri beyin kıvrımlarında şöyle bir dolaştırmadan ağzından çıkarmış. Tüpten çıkan macun da bir daha içeri sokulamamış...
Bravo Seren Serengil
Seren Serengil, yorumculuk yaptığı Beyaz TV'deki Söylemezsem Olmaz'da bizim medya mahallesinin bildiği ama sürekli görmezden geldiği bir konuyu afişe etti. Dedi ki, "Gazetelerdeki muhabirlerin bazıları aynı zamanda bazı sanatçıların menajerliğini ve basın danışmanlığını da yapıyor. Bu da gazeteciliğin tarafsızlığına gölge düşürüyor."
Haklı. Hem de sonuna kadar haklı. Gerçekten de sektörümüzde hem gazetecilik hem de menajerlik mesleğini resmi ya da gayrı resmi yoldan bir arada sürdüren meslektaşlarımız var. Öyle olunca da ister istemez sübjektif davranıyorlar.
Bir gazeteci düşünün ki, tanıtım görevini üstlendiği ünlünün haberlerine öncelik verip, onun rakiplerinin haberlerini sumen altı etsin.
Seren cesaret gösterip, "Kral çıplak" dedi.
Şimdi şapkamızı önümüze koyup düşünme sırası bizlerde...
Şeref kürsüsü
Pandemi süresince yurt içi ve yurt dışındaki kiracılarından kira almayan oyuncu Tolgahan Sayışman, altın yüreği ve insanlığı ile bir kez daha gönülleri fethetti.
Zap'tiye
Oy kullanma kabininde 20 dakika kalmayı muhalefet sanan CHP'li milletvekillerinin bugün de TBMM tuvaletlerini bloke etmelerinden endişe ediliyor...
Ne demiş?
Çarkıfelek sunucusu Onur Büyüktopçu sordu: "Kaç dilin var?" Hostes Emel yanıt verdi: "İngilizce, Türkçe, bir de kendi dilim var..."