Adı 'büyük' televizyon kanalları, pandemi sürecinde sınıfta kaldılar. Bütün millet evinde televizyona esir düşmüşken bile reklam vereni cezbedecek hiçbir alternatif oluşturamadılar, salgın krizini televizyonculuk açısından fırsata dönüştürecek fikir ve proje üretemediler. 2020 yılının 19 Mayıs'ı da bana göre Türk Televizyonculuk Tarihi'nin 'kara günü' olarak tarihe geçti. Bayramın adı "Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı" idi.
Ama televizyon kanallarında bırakın Atatürk'ü anmayı, Büyük Önder'in adının geçtiği tek bir film, dizi ya da belgesel bile yer almadı. Bu özel gün için arşiv karıştırmaya bile üşendiler.
Sadece televizyonlar mı? Sanat dünyası da sınıfta kaldı. Bir önder sanatçı ya da bir aklı başında organizatör çıkıp da, "Arkadaşlar gelin toplanalım. Özel izinle boş meydanlardan birinde 19 Mayıs Konseri verelim. Yayınlayacak program bulmakta sıkıntı çeken televizyon kanalları da bu organizasyonu ortak yayınla izleyiciye ulaştırsınlar" demedi... Hepsi, gazetelere "Çalsın marşlar, balkonlarında coşsun insanlar" türünden beylik gazete demeçleri verip, sosyal medyada iki bayrak paylaşmakla yetindiler.
Atatürk'ü anlamak şöyle dursun, Atatürk'ü anmayı bile beceremediler...
Ünlülerin sakıncalı evleri
Geride bıraktığımız hafta ünlülere ait 5 ev konuşuldu. Sözcü gazetesi yazarı Yılmaz Özdil'in yıkım kararı çıkartılan kaçak yazlığı, yurtdışında kaçak yaşayan Can Dündar'ın imar kanununa aykırı olduğu belirlenen evi, her akşam FOX Ana Haber'den doğruluk, dürüstlük nutukları atan Fatih Portakal'ın Seferihisar'daki üzerinde kaçak yapılar tespit edilen çiftliği ve Sözcü yazarı Soner Yalçın'ın SİT alanına diktiği villası... İşin garibi, imar barışından faydalanıp, evlerini yasal hale getirmeye çalışan bu dört gazetecinin de zamanında imar barışı uygulamasını 'devletin halkı soyma girişimi' diye nitelemiş olmalarıydı...
Geçen haftanın en çok tartışılan evlerinden biri de Sezen Aksu'nun Beylerbeyi'ndeki yalısıydı. Vatan şairi, İstiklal Marşı'nın sözlerini yazan Mehmet Akif Ersoy'un bir dönem yaşadığı yapıyı alan Sezen Aksu, buraya 500 bin lira harcamış, kendi zevkine göre tadil ettirmişti. Aksu daha sonra buradan taşındı ve evini bir güzellik merkezine kiraladı. Ondan sonra da kıyamet koptu. Komşuları, "Vatan şairinin evinde şimdi manikür, pedikür, ağda, botoks yapılıyor" diye şikayette bulundular.
Halkımızın Vatan Şairi için gösterdiği hassasiyeti takdir ediyorum. Ama keşke bu çok özel mülk, 50 yıl öncesinden kişilerin malı olmaktan kurtarılsa, Kültür Bakanlığı'nın himayesine alınsa, müzeye dönüştürülüp, halka açılabilseydi.
Ev gibi giyinme odası
Haberi, Kanal D'deki 2. Sayfa'da hayretten fal taşı gibi açılmış gözlerle izledim. Sosyetenin ünlü isimlerinden Rachel Araz'ın evindeki giyinme odası tam 100 metrekare imiş. İçinde, kıyafetlerin yanı sıra 1000 çift ayakkabı ve en az 300 çanta bulunuyormuş. Yahu 100 metrekare dediğiniz, TOKİ'nin yaptığı ve insanların sahip olmak için kuyruk olup, kurada çıktığı zaman gözyaşı döktüğü dairelerin toplam yüzölçümü... Bir haber daha: Ünlü Youtuber Danla Biliç, sırf giyinme odasına hayran olduğu için Rachel Araz'ın eski evini boşaltmasını kaparo vererek tam üç ay beklemiş.
Merak ettiğim, Rachel Araz kimsenin burnunu dışarı çıkaramadığı, insanların bir eşofman bir terlikle aylarını geçirdiği şu karantina günlerinde o odada ne yapıyor?
Gaf kürsüsü
CHP'nin Galatasaray sempatizanı Sosyal Medya Sorumlusu Can Toktaş'ın twitter hesabından Fenerbahçe'yi hedef alıp "Adamlar yıllar sonra şampiyon olacak ancak koronaya yakalanma şampiyonu" ifadesi sarı-lacivertli camiadan büyük tepki aldı.
Zap'tiye
Sporcuların kendi sahalarında rakiplerine temas etmeden oynadığı Voleybol Ligi bitirilirken, futbolcuların kucak kucağa mücadele ettiği Süper Lig'in oynatılmasını biri bana izah edebilir mi lütfen?
Ne demiş?
Atv muhabiri, berberde tıraş olan yaşlı amcaya sordu: "Peki saç tıraşı için eşinizden hiç yardım talep etmediniz mi?" Adam yanıtladı: "Ettim tabii. Sıpa gibi kırptı sağ olsun!.."