Pazartesi kadın erkek herkes kuaförlere, berberlere koştu. Çünkü neredeyse iki aydır milletimiz adeta insanlıktan çıkmış, taş devrine dönmüştü. Evde aynaya bakan herkes karşısında bir mağara adamı ya da kadını görmeye başlamıştı.
Bazılarımız ise hayatında ilk kez kendi saçını, sakalını kesmeye, boyamaya kalktı. Kimimiz başarılı oldu. Ama sosyal medyadan takip ettiğim kadarıyla pek çoğumuz bu işi başaramadı. Yanlış boya tekniği yüzünden saçını yakanlar mı ararsınız, saçını düzeltmek isterken sıfıra vurmak zorunda kalanlar mı... Bizler iki elimizle bu işi beceremezken, aramızdan biri çıktı, azmin nelere kadir olduğunu hepimize gösterdi.
Sümeyye Boyacı'yı artık tanıyorsunuz. Kolları olmadan paralimpik olimpiyatlarının yüzme branşında ülkemize sayısız kez büyük onur yaşatan dünya güzeli kızımız. Sadece sağ ayağının parmakları arasına sıkıştırdığı makas ve tarakla uzun saçlarını bir güzel düzeltti, kırıklarını mükemmel bir özenle aldı, sonra da değme kuaförlere taş çıkartır biçimde taradı... İki ay kuaföre gidemediği için evde adeta cinnet getirenlere Sümeyye'nin o videosunu herhangi bir arama motorundan bulup seyretmelerini öneriyorum. Özellikle de 'elimizdekinin' kıymetini anlamaları için...
"Sebze-meyve reyonumuzdaki ünlüyü kaçırmayın!"
Hep yazıp duruyorum, bu dönemde herkes televizyoncu oldu diye... Nasıl yazmayayım ki? Alın size yeni televizyon kanalı: Migros TV... Evet, marketçiler bile artık televizyon kanalı kurdular. Ünlü market zincirinin, hem ürünlerini tanıtmak. hem kampanyalarından müşterileri haberdar etmek için internet üzerinden yayın yapan televizyon kanalı artık ünlüleri de ağırlamaya başladı. Geçenlerde bu kanalda Metin Şentürk'ün konseri vardı.
Malum, ünlüler bu aralar kendilerini gösterecek mecra bulmakta güçlük çekiyorlar. Eh, bir yandan sıfatlarını göstermek, gündemde kalmak gibi bir 'zorunlulukları' da var. Öyle olunca da buldukları en küçük fırsatı bile değerlendiriyorlar. Yakında en ünlü şarkıcıları, marketlerin sebze-meyve reyonlarının önünde üstlerinde önlükle konser verirken görürseniz şaşırmayın.
Dünyanın en iyi şarkıcısı
Ona sosyal medyadan izlediğim bir ses yarışmasında tesadüfen rastladım. Adı Dimash Kudaibergen... Dağıstanlı... 23 yaşında... Bir ses ki beni adeta koltuğuma mıhladı. Sonradan araştırdım. 9 oktav gibi inanılmaz bir ses aralığına sahipmiş. Çocuk zaten baritondan sopranoya geçerken hiç zorlanmıyordu. Sanırım bu özelliğiyle dünyada tek. Sonra onu izleyen bazı müzik otoritelerinin yorumlarına göz attım. Kimisi onu şimdiden 'Dünyanın en iyi şarkıcısı' ilan etmişlerdi.
Adını bir köşeye not edin demiyorum. Zaten yakın bir gelecekte ezberleyeceksiniz.
(Dimash Kudaibergen ismini bir arama motoruna yazıp, dinleyin. Eminim ki en az 3 kere daha izleyeceksiniz)
Sinatra'nın boks merakı
Çoğunluk gibi ben de atv'deki Kim Milyoner Olmak İster? yarışmasını eğlenirken dağarcığıma yeni bilgiler koymak için izliyorum. Cumartesi akşamı ise eskilerin deyimiyle bir yaşıma daha girdim. Çünkü hayranı olduğum ünlü bir şarkıcının hiç bilmediğim bir özelliğini öğrendim. Soru şöyleydi: "1971'deki Muhammed Ali – Joe Frazier maçında ön sıralarda bilet bulmak çok zor olacağı için dergi fotoğrafçısı olarak maçı izleyen ve ring kenarında fotoğraf çeken kimdir? a) Frank Sinatra b) Elvis Presley c) Marlon Brando d) Alfred Hitchock."
Meğer o ünlü, efsane şarkıcı Frank Sinatra imiş. Vay ki ne vay!..
Gaf'let kürsüsü
Gaf lideri Donald Trump yine pes dedirtti: "İnsanlar karantinadayken ölüyor. Ne olmuş yani? Uyuşturucudan ölen insanlar da var."
Zap'tiye
Sosyal mesafe kuralı varken ligler nasıl oynanacak ki? Zorunlu taktik belli: "Adam adama markaj yok, alan savunması var!"
Ne demiş?
"Bir dolandırıcı var ki, vicdanı tertemiz. Çünkü onu hiç kullanmamış." (Show Ana Haber sunucusu Ece Üner kanser tedavisi gören minik Ela Naz'ın tedavi için biriktirilen parasını çarpan dolandırıcının haberini anons ederken)