Başakşehir'de yükselen o Avrupa'nın en büyük, en güzel, en etkileyici şehir hastanesini ve tamamen Türk mühendislerinin eseri 100 solunum cihazını görünce nasıl gururlandım anlatamam. Sadece gurur mu duydum?
Tabii ki hayır. Yarınlar adına içim umutla, huzurla doldu. Bu duyguyu en son Suriye'de gerçekleştirdiğimiz Bahar Dalı harekatında yaşamıştım.
Yine Türk mühendislerinin eseri elektronik savaş unsurlarımızın, Rusların en güvendiği hava savunma sistemlerini dize getirişini, rejim ordusunun tankını, topunu, füzesini SİHA'lar ve drone'larla imha edişini izlerken nereden nereye geldiğimizin farkına varıp, "Helal olsun size" diye haykırmıştım.
Gazetem dün bu harika açılışı "Bu gurur hepimizin" başlığıyla duyurdu. Gelin görün ki bu gurur hepimizin değil.
"Şehir hastanelerine ne gerek var? Nasıl dolduracaksınız buraları?" diyenlerin değil mesela...
Hastanenin yolunu yarım bırakan belediye başkanının değil.
Bayraktar Ailesi'ni her fırsatta diline dolayanların değil.
"Ölü sayısı artsa da şu hükümete biraz daha yüklensem" umuduyla Sağlık Bakanı'nın her akşam yapacağı basın toplantısını ellerini ovuşturarak bekleyenlerin değil.
Her bülteninde kara tablolar çizip, bu ölümcül salgını bile yaranmaya çalıştıkları muhalefet adına silaha dönüştürenlerin değil.
Millet canıyla boğuşurken, Suriye'de askerimize silah sıkmaya devam eden teröristlerin Meclis'teki hamilerinin değil.
Bu gurur; vatanını, milletini her türlü siyasi menfaatin üzerinde tutup gerçekten sevenlerin, bu uğurda elini taşın altına koymakta bir an bile tereddüt etmeyenlerindir sadece...
O görkemli hastane ve içine dizili yerli yapım solunum cihazları, koronavirüse karşı kazanacağımız büyük zaferin izli mermileridir. Bundan sonraki yaylım ateşimize artık kimse dayanamaz.
Bir kez daha, tüm yüreğimle: Ne mutlu Türküm diyene!..
Neymar'ı ağlatan filmin orijinali TRT 1'de
Brezilya Milli Takımı'nın ve Paris Saint Germain'in yıldızı Neymar, geçenlerde 7. Koğuş'taki Mucize filmi için "Beni ağlattı" deyince bizim gazetelere manşet olmuş, gözler yeniden bu filme ve başrol oyuncusu Aras Bulut İynemli'ye çevrilmişti. Vizyona girdiğinde büyük ilgi gören ve duygusal sahneleriyle bolca gözyaşı döktürtüp, memleketin nem oranını artıran 7. Koğuş'taki Mucize filmi, bir Güney Kore yapımından devşirmeydi. Filmin orijinali bu akşam 20.00'de TRT 1 ekranlarında olacak. Zihinsel engelli bir babanın, cinayet suçlaması ile idama mahkum olması ve bu süreçte küçük kızıyla arasında geçenleri anlatan filmi izlemeden önce mendil stoklarınızı gözden geçirmenizi tavsiye edeceğim.
Bu arada TRT 2 de, film konusunda sinemaseverleri çok mutlu eden seçimler yapıyor. Geçen hafta, Venedik Film Festivali'nden Jüri Özel Ödülü ile dönen Anons ve Altın Ayı ödüllü Esma'nın Sırrı filmini büyük keyifle izlemiştim. TRT 2'de bu haftanın programı ise şöyle: Perşembe 20.00 Beyaz Diş (Animasyon), Cuma 21.00 Elly Hakkında (İran sinemasından Altın Ayı ödüllü), Cumartesi 21.30 Kefernahum (Lübnan yapımı, Cannes Festivali'nden Jüri Özel Ödülü aldı). İyi seyirler.
Bir önerim var
Yarın akşam 21.00'de hepimiz bayraklarımızı alıp, balkonlarımızdan büyük bir gurur ve coşkuyla İstiklal Marşımızı okuyacağız. Dile kolay, Meclis'imizi 100'üncü yılına taşımışız. Bu vesile ile bir teklifim olacak. Yarın saat 21.00'de cami ve belediye hoparlörlerinden İstiklal Marşımız okunsun. Siz o zaman görün muhteşem coşkuyu...
Gaf kürsüsü
Dr. Mehmet Öz, ABD'de okulların açılması gerektiğini, bunun öğrenciler arasında ölüm sayısını sadece yüzde 2 artıracağını söyledi. Sayının 2 milyon cana tekabül edeceği anlaşılınca ünlü doktor özür dilemek zorunda kaldı.
Zap'tiye
Tamam, doktorlara verilsin de, karantina boyunca 24 saatlerini evde karılarıyla geçiren erkeklere de 'Gazi' unvanı verilsin!
Ne demiş?
Diyarbakırlı Mutlu Kaya, kendisini vuran saplantılı aşığının 9 ay sonra cezaevinden çıkacak olmasına isyan ediyordu. Show Haber sunucusu Ece Üner, haber dönüşü hepimizin sesi oldu: "Mutlu'nun elleri tutmadığı için gözyaşlarını silemiyor. Belki elleri tutanlar silebilir."