Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Korona için şifalı sayılar

20 saniye, 60 derece, 3 bölge, 2 litre, 1,5 metre, 1 kez, 10 dakika, 60-90 derece, 4-5 porsiyon, 2 litre... Bu sayılar Koronavirüs riskini düşürüyor.
Açıklama, Acıbadem Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Gamze Uçar'dan geldi. Doktorumuz, hayatımızı yukarıdaki sayılar üzerine kurar, bunu bir yaşam biçimi haline getirirsek, virüs tehlikesini vücudumuzdan uzak tutabileceğimizi söylüyor. İşte o 'şifalı' sayılar:
20 saniye boyunca ellerimizi yıkayalım.
60 dereceden daha az alkol içeren kolonya kullanmayalım.
3 bölgeye (ağız, burun, göz) temas etmeyelim.
1,5 metre veya 3-4 adımlık sosyal mesafe bırakmayı unutmayalım.
1 kez kullandığımız kağıt mendilleri mutlaka atalım. Öksürüp, hapşırırken dirsek içimizi kullanalım.
10 dakika boyunca her saat başı bulunduğumuz kapalı alanları havalandıralım.
Kapı kolları, armatürler ve lavabolar gibi sık kullandığınız yüzeyleri en az günde 1 defa bol su ve deterjanla, dezenfekte edici özelliğe sahip ürünlerle temizleyin.
60-90 derece arası çamaşır makinelerimizde kullandığımız ısı düzeyi olsun. Dışarıdan geldiğinizde kıyafetlerinizi hemen değiştirin.
4-5 porsiyon sebzeyi mutlaka her gün tüketmeye bakın.
2 litre suyu (en az) her gün mutlaka için.

Dizi doktorlarına tepki
Geçen hafta bu köşede "Gerçek doktorlara biraz ayıp olmadı mı?" başlığıyla, dizilerdeki doktor karakterlerini kamu spotlarında kullanılmasına tepki göstermiştim. Bu yoruma okurlarımızdan büyük destek geldi. Okurumuz Zeki Topçuoğlu'nun mesajı da bunlardan biriydi:.
"Saygıdeğer Yüksel bey, sizi 25 Mart 2020 tarihli 'Gerçek doktorlara biraz ayıp olmadı mı?" başlıklı yazınızdan dolayı içtenlikle kutluyorum. Yüreklerimize su serptiniz, ellerinize sağlık. Ben bir vatandaş olarak bana sağlık konusunda sözüm ona bilgi veren ve uyarı yapan kişilerin baygın baygın bakan bozuk psikolojili bir surat sahibi ile hepimizi azarlayarak konuşan irin suratlı bir psikopatın olmasına isyan ediyorum. Bilmem ne rollerinden geliyorlarmış da falan filân. Ben dizi film izlemek zorunda değilim. Halkın gönlünde taht kurmuş ve güvenini kazanmış bir Saraçoğlu Hoca, ya da aydınlık yüzüyle güven verecek herhangi bir gerçek doktor dururken bu itici tipleri doktor olarak ekranlara çıkaranları siddetle kınıyor, sizi de bu abukluğu dile getirdiğiniz için tekrar içtenlikle kutluyorum."

İşte 'yerli ve milli' olmak
Arçelik, harika bir kampanya başlattı. Klipte önce yaşlılarımızın bizim için ne kadar değerli ve önemli olduğu anlatılıyor sonra da 'Önce Büyükler' adı verilen yeni kampanya tanıtılıyor. Buna göre Arçelik evlere yapılan montaj ve servis işlemlerinde yaşlılara öncelik tanıyacakmış. Bir de gelmeden önce soracakmış, "Market ihtiyacınız var mı?" diye. Varsa, yaşlıların alışverişini yapıp, öyle geleceklermiş.
Duyduğuma göre Arçelik, hastanelerde ihtiyaç duyulacağı öngörülen solunum cihazlarını üretmek için de beyaz eşya üretim bantlarının bir bölümünü iptal edip, bu yeni imalat için kolları sıvamış.
İşte 'yerli ve milli' olmak budur. Bir de... Bazen küçücük bir jestle öyle bir gönül çelersiniz ki, değeri milyar dolarlık reklam kampanyasıyla bile ölçülmez...

Eşkıya'dan yine ters köşe
Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz, atv ekranlarında salı günlerine hükümdar olmayı sürdürüyor. Dizinin reyting rekorları kırmasındaki en önemli nedenlerden biri de izleyiciyi sürekli ters köşeye yatıran sürprizli senaryosu. Neredeyse hiçbir şeyi önceden tahmin edemiyorsunuz. Köşemizin vefalı okurlarından Haluk Zırh da dizinin bu cazip yönüne değinmiş:
"Günaydın Yüksel bey, EDHO yine kalitesini, neden seyredildiğini gösterdi. Bu hafta son 3 dakikalık bölüm tüm diziye değerdi doğrusu. Evvelden hazırlanmış çok ince bir planla Hızır yapacağını yaptı. Altan'ı sonunda Tufan'a düşürttü. Ne de olsa eski dosttan düşman olmazdı. Tufan da böylelikle masa üyelerinin yeniden dostluğunu kazanacak bence. Hızır belki de Tufan'ın başına gelen olayların ilk başlangıcından beri bu planları ince ince işleyerek bugüne getirdi. Bunu muhtemelen önümüzdeki günlerde göreceğiz.
Bize bu sürprizli ve keyifli diziyi yazanların kalemine, oyuncuların ve tüm çalışanların emeklerine sağlık, teşekkür ederiz."

Biraz da gülelim
Sosyal medyada pek çok moral bozucu haber, iddia ve komplo teorileri dolaşıp duruyor.
İnsan bunları okuyunca koronavirüse ihtiyaç duymadan hastalanabilir. Ancak, arada Türk insanının muhteşem mizah gücünü ortaya koyan 'eserler' de yok değil.
İşte onlardan birkaçı:
"Geçenlerde bankadaydım.
İçeri maskeli kişiler girdi. 'Bu bir soygundur' dediklerinde hepimiz rahatladık!.."
Psikiyatrlar Derneği'nden açıklama: "Eve kapandığınız, yalnızlaştığınız bu dönemde hayvanlarla, çiçeklerle konuşmanız gayet normaldir. Bu sebeple bizlere başvurmanıza gerek yok.
Ancak onlar sizle konuşmaya başladığında gecikmeden gelin."
"Kolonya şişesini çamaşır suyu ile, çamaşır suyu bidonunu dezenfektan ile, dezenfektan tüpünü sirke ile, sirke şişesini tuzlu su ile ovuyorum. Çıldırmama az kaldı..."
Kadının biri, kocasının telefonunu kurcalarken 'Korona' diye bir kayıt bulur.
Arar ve kendi telefonu çalar.
"Korona bizi eve hapsetti.
Kendi bütün dünyayı dolaşıyor. Pis mikrop!.."

Ne demiş?
Show Haber muhabiri, balık tutan adama sordu: Uzmanlar evde kalın diyor ama siz dışarıdasınız, neden? Vatandaşın yanıtı: Ne yapalım kardeşim? 24 saat evde durup karıyla kavga mı edelim?

Zap'tiye
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, salgın nedeniyle büyük kentlerdeki trafik yoğunluğunun yüzde 6 düştüğünü söyledi. Sadece yüzde 6... Ölüm korkusu bile otomobil kullanma lüksümüzü engellemediğine göre artık İstanbul'un trafik sorununun çözümlenmesine dair herhangi bir umudum kalmadı.

Gaf kürsüsü
ABD Başkanı Donald Trump yine kürsümüzü ihya etti: "Daha önce hiç ölmemiş insanlar bile ölüyorlar..."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA