Köşemizin en vefalı okurlarından Haluk Zırh, bunca dizi bolluğunda izlenmeye değer yapım bulmakta güçlük çektiğini belirtirken, atv'nin dizisi Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz'a övgüler düzmüş:
"Yeni başlayan ve devam eden pek çok dizinin konuları berbat. Oyuncular iyi ancak bu senaryoları okuduktan sonra saçma konular hakkında fikirlerini yapımcıya bildiriyorlar mı acaba, çok merak ediyorum. Yoksa bile bile sessiz mi kalıyorlar? Ekranlarda çok az izlenecek ve ders alınacak dizi kaldı. EDHO, Bir Zamanlar Çukurova, Benim Adım Melek, Kalk Gidelim gibi... Özellikle EDHO'da geçen hafta çoğu insan tarafından unutulmuş, yeni neslimize öğretmemiz gereken duygulara vurgu yapıldı; vefa ve sadakat... Hızır'ın Boran'a her ne kadar kızsa da kıyamaması, Şahin Ağa'nın kartalların nasıl istedikleri zaman yeniden doğacaklarını anlatan meseli ve en önemlisi, Hızır'ın bile kararına etki edecek Tekin'in Boran hakkındaki sözleri: "Reis, babam (Boran) gariban babasıdır. Benim gibileri sokaklardan aldı, baktı, büyüttü, yeri geldi başımızı okşadı. Kıyma babama Reis, gerekirse beni suçlu say. Babamın yerine ben can vermeye hazırım..." Sadakat, vefa, sevgi, minnet eşittir Tekin... Evet, Tekin'in unutulmuş ve mutlaka yetişen gençliğimizin önem vererek taşıması gereken bu duygulara vurgu yapması çok olumluydu. Ancak Boran her türlü korumaya karşılık, yaşadıkları hayatın kanunlarına yenik düştü. Yapacak bir şey yok, bu dünyanın kanunu böyle... İyi günler dilerim, kolay gelsin."

Atilla Saral'ın yorumculara isyanı
Ekranlarda yorumcu olarak hep aynı yüzleri görmekten sıkılan çok geniş bir izleyici topluluğu var. Değerli dostum, oyuncu Atilla Saral'ın bu konuda sosyal medya hesabından paylaştığı yorumu, kendisinin izniyle buraya aldım:
"Arkadaş dayanamayacağım ya... Televizyon seyrediyorum, şu andaki gündem koronavirüs. Yorumculara bakıyorum, Zafer Şahin, İsmail Saymaz... Yahu biraz dinlenin... Koskoca Türkiye Cumhuriyeti'nde sizden başka kimse yok mu? Ama yeter ya, deprem var gene siz, siyaset siz, kadına şiddet siz... Biraz müsaade edin ya, konuyu gerçekten bilen insanların tartışmasını izlemek istiyoruz. Türkiye 'zart' diyor, gene siz... Bilginize saygımız sonsuz, elinizde cep telefonu, program bitene kadar mesajlardan bilgiler alıyorsunuz. Dinlenin artık, biraz dinlenin. Çocuk istismarı siz, dini konularda siz, savaş başladı siz. Siz neymişsiniz be abi? Gündüz göremiyoruz, yarasa mısınız? Lütfen biraz boşluk bırakın da gerçek anlamda konuları bilen insanları dinleyelim. Sebzemeyveye zam geldi siz, petrole zam geldi siz, nükleer konularda siz, turizmde siz. Bilginize, kültürünüze saygımız sonsuz ama eğer maaş almıyorsanız biraz dinlenin. Türkiye Cumhuriyeti'nde toplam 15 kişisiniz, yeter be arkadaş!"

Hesabı öteki tarafta verecekler
Okurumuz Neslihan Uca, bu köşede sıklıkla değindiğimiz göçmen dramı konusuna farklı bir bakış açısıyla katkıda bulunmuş:
"Yüksel Bey merhaba, Suriye göçmenlerine yıllardır 'Niye geliyorlar, ülkelerinde kalıp savaşsınlar' gibi (kendi devleti tarafından katlediliyor olduklarını hiç düşünmeden) ahmakça yorumlarına 'Madem savaştan kaçıyorlar, o zaman nasıl bu kadar doğurabiliyorlar?' şeklinde vicdansız söylemleriyle zirve yaptıranlar, yürek parçalayan o görüntülere eminim ki 'Bu kadar çok doğurmasalardı' diyerek ne kadar yüreksiz ve acımasız olduklarını bir kez daha gösteriyorlardır. Şahsım adına ben onlardan en ufacık bir duyarlılık beklemiyor ve istemiyorum. Hatta artık cevap bile vermiyorum. Onlara en iyi cevabı Allah verecek."

Gaf'let kürsüsü
Kolonyaya, maskeye, dezenfektana salgını fırsat bilip yüzde 4 bin zam yapan 'virüsler', koronadan daha fazla can acıtmıyor mu?

Zap'tiye
Yabancı turistler uçaktan tatil köylerine paraşütle atılsın. Dönerken de aynı yerden helikopterle alınsın. Nasıl olsa 'Her şey dahil' sistemi yüzünden tesislerden dışarıya adım atmıyorlar. Yani karantinaya lüzum yok!

Ne demiş?
"Batı'nın adaleti de yılanlar gibi. Sadece çıplak ayaklıları ısırıyor." (Sınırdaki Yunan mezalimi haberinden sonra Show Ana Haber sunucusu Ece Üner'in yorumu)