Amanın... Şu başlığın güzelliğine bakar mısınız? Yıllardır 'okuma fukarası' olarak bilinen ülkemiz meğer çağ atlamış. Avrupa'nın en çok okuyan ve yorum yazan ülkesi olmuşuz. Ama küçük bir farkla: Okuma, inceleme, araştırma ve yorum yazma iştahımız sadece internetten alışveriş yapanlar için geçerli... Yani bu ilgimiz yalnızca internetten satış yapan sitelerle sınırlı.
Yukarıda anlattıklarım, internet alışverişi tutkunlarını tek bir çatı altında toplamayı hedefleyen GLAMI Türkiye'nin, 5 binin üzerinde kullanıcının görüşlerini aldığı araştırmasının sonucu. Araştırmaya göre, moda alışverişini internet üzerinde yapan kullanıcılar arasında Avrupa'nın en fazla yorum yazan ve okuyan ülkesi olarak Türkiye zirvede yer alıyor.
Neyse, bir yerden başlamamız gerekiyordu zaten. Bakarsınız moda ile başlayıp bilim ve kültür ile devam ederiz. Belli mi olur?
***
Çocuklar ne izliyor?
RTÜK (Radyo Televizyon Üst Kurulu) bir saha araştırması yaptı ve karşımıza üzerinde uzun uzun düşünmemiz gereken bir sonuç çıktı.
Çocuklarımız çizgi film değil, dizi izliyormuş. Oysa ben çocukken, Pembe Panter'i, Sevimli Hayalet'i izlemek için TRT ekranları karşısında pazar gecelerini iple çekerdim. Peki ne oldu da çocuklar çizgi filmlerden uzaklaştı? Yoksa bizden daha erken mi büyümeye başladılar?
Aslında nedeni belli: Çocuk artık çizgi filmi televizyondan değil, dilediği anda ve dilediği miktarda eline tutuşturulan cep telefonu ya da tabletten izliyor. Oturup da bizim gibi neden pazar gecelerini beklesin? Bakıyor ki, evde anne-babayla birlikte geçecek bir akşamın tek yolu, onlarla birlikte dizi ekranına bakmaktan geçiyor. o da katılıyor sürüye...
Aslında bu anket, sektör yöneticilerine çok şey söylüyor. Belli ki prime time kuşağında ciddi bir çocuk izleyici kitlesi var. Kanallar kendilerine büyük reyting getirecek bu kitleyi sömestir dışında ısrarla ıskalıyor. Bakıyorum da, ne gündüz ne de gece kuşağında çocuklara hitap edecek dizi ya da program var. Zorunlu dizi orucuna girilen yeni yılın ilk iki haftasında prime time'da ekrana gelen fantastik filmlerin bu denli reyting alması da kumandayı elinde tutan minik parmakların eseri.
Demek ki neymiş? Televizyonculukta 'küçüğe' yatırım yapan, 'büyük' kazanırmış...
***
Kimin hayatı film olsa izlerdiniz?
Yapımcı Mustafa Uslu sayesinde Türk sineması yıllar sonra yeniden 'biyografi filmlerini' hatırladı. 'Müslüm' ve 'Cep Herkülü Naim' filmlerinin elde ettiği başarı, bu kulvara yönelmeyi risk kabul eden pek çok yapımcının yüreğine cesaret aşıladı. Son olarak Fenerbahçe'nin efsanevi futbolcusu Lefter Küçükandonyadis'in hayatının da filme dönüştürülmesi için kolların sıvandığını duyunca kendi kendime düşündüm. Acaba kimin hayatı film olsa koşa koşa sinemaya giderdim?
İşte benim listem:
Hazreti Muhammet (S.A.V.), Mustafa Kemal Atatürk, Recep Tayyip Erdoğan, Turgut Özal, Necmettin Erbakan, Rauf Denktaş, Adnan Kahveci, Sabiha Gökçen, Yaşar Kemal, Neşet Ertaş, Aziz Sancar, Hayrettin Karaca, Fazıl Say, Şener Şen, Sezen Aksu, Zeki Müren, Lefter Küçükandonyadis, Metin Oktay, Mevlana, Mimar Sinan, Piri Reis, İbn-i Sina, Koca Yusuf, Uzun Ömer.
Haydi o zaman siz de listenizi yazıp sabah.com.tr'nin 'Yazarlar' bölümünde benim yazılarımın bulunduğu yerdeki 'yazara mektup' bölümünden ya da yüksel. aytug@sabah.com.tr adresinden bana ulaştırın, cumartesi günü köşemizdeki Okur Mektupları'nda paylaşalım.
***
Ne demiş?
"Domuz gribine 'minnoş kedi gribi' ya da kuş gribine 'bülbül gribi' denilseydi belki bu kadar korkmayacaktık." (Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta'nın atv Kahvaltı Haberleri'ndeki sözleri)
***
Şeref kürsüsü
Bursa İnegöl'de yaşayan ve her sabah gönüllü olarak mahallesinin sokaklarını temizleyen Kazım Yolcu, "Temizlik imandan gelir" sözünün yaşayan abidesi olarak kürsümüzü şereflendiriyor.
***
Zap'tiye
Müge Anlı ile Esra Erol'un dakikalarca dil döküp direkten indiremediği intihar etmek isteyen adamı 5 dakikada ikna eden müzakereci polise atv yönetimi program teklif eder mi acaba?