History Channel'da geçen hafta yayınlanan ve ABD Başkanı Donald Trump'ın hayatını anlatan Trump Hanedanı adlı belgesel dizinin ilk bölümünü ağzım bir karış açık izledim. Kendi ülkesinin belgesel kanalı, şu günlerde azledilme tehlikesi ile karşı karşıya kalan Trump'ın ipliğini resmen pazara çıkardı! Özellikle de Ruslar'la kurduğu yakın ilişkileri mercek altına alıp, çarpıcı tarihi bilgi ve belgeleri ekrana yaslayıverdi.
Malum; Trump'ın kazandığı ABD başkanlık seçimini Ruslar'ın tezgahladığı dünyanın dilinde. Belgeselde Trump'ın, para sahibi Rus oligarklara ve özellikle de Başkan Putin'e yakınlaşmak için nasıl dört takla attığı gözler önüne serildi.
Ruslar'ın para akladığı iddia edilen Alman Deutsche Bank ile Trump'ın resmi ve gayrıresmi iş ilişkileri gün yüzüne çıkarılırken; özellikle sponsoru olduğu Kainat Güzellik Yarışması'nı 2013'te Moskova'da organize etmek ve bu bahaneyle Putin'le temas kurmak için nasıl manevralara giriştiği de anlatıldı.
Trump'ın konakladığı oteldeki odasında böcekler olduğu, ABD Başkanı'nın beş Rus kadınla gönül eğlendirdiği gecenin tüm kayıtlarının Rus istihbarat teşkilatının elinde olduğu, güzellik yarışmasına katılmayan Putin'in ise Moskova'dan ayrılmadan önce Trump'a bugün bile içinde ne olduğu bilinmeyen mühürlü bir zarf gönderdiği iddia edildi.
Beni asıl şaşırtan ise Trump'ın başkan olmadan önce adeta bir 'medya maymununa' dönüşme süreciydi. Girişimci gençlere şehvetle ve hunharca 'Kovuldun!' çektiği Çırak yarışmasından haberliydik. Ama koca Trump'ın menajerlere yalandan saldırıp yerlerde yuvarlandığı Amerikan güreşi yarışması Wrestlemania'nın rezil görüntülerini izlememiştim doğrusu. Hatta Trump, rakip güreşçilerin menajeri McMahon ile bir keresinde saç kestirmesine iddiaya girmiş, kendi güreşçisi kazanınca da ringin ortasında o menajerin saçlarını büyük bir iştah ve zevkle kazımış.
Bilirsiniz, Amerikan güreşindeki her şey kurmacadır. Bizim tekme, tokat, yumruk gibi gördüklerimiz, aslında rakibe dokunmadan yapılan şovlardan ibarettir. Yani oradakilerin tamamı yalancı pehlivandır.
Belgeselin yorumcularından biri, Donald Trump'ın dahil olduğu yarışmayı anlatırken şöyle diyordu: "Amerikan güreşinde her şey önceden planlanmıştır. Zaten Trump da sonu önceden belli olmayan hiçbir eylemin içine girmez..."
Şimdi gelin, Trump politikalarını bir de bu gerçeğin ışığında yeniden değerlendirelim...
(Buzdağının su altında kalan bölümünü anlatan Trump Hanedanı belgeseli, History Channel'da salı geceleri saat 21.00'de ekrana geliyor. Tekrarları da cumartesi akşamları 23.00 sularında yayınlanıyor.)
***
'Aaa Ajda gibi söylüyor!'
Tv8'deki O Ses Türkiye, eski reytinglerini arar hale gelince, bir şeyler yapmak gerekti. Sonunda çareyi stüdyoya ünlü konuk getirmekte buldular. Cuma günü ekrana gelecek programın fragmanını izledim. Acun, jüri üyelerini stüdyo dışına çıkartıyor. Sonra da seyirciye diyor ki, "Birazdan buraya çok ünlü bir sanatçı gelecek. Ama bunu jüri bilmeyecek. Sakın çaktırmayın."
Jüri stüdyoya geliyor ve her zaman olduğu gibi sahneye arkalarını dönüyor. Sonra da sahneye Süperstar Ajda Pekkan çıkıyor ve tüm jüri üyeleri, tek tek koltuklarını döndürünce büyük şok yaşıyorlar falan...
Aslında Ajda'nınki büyük cesaret... Ya kimse dönmeseydi? Benimki de laf işte... Ajda'nın sesine dönmemek için ya sağır olmak gerekir ya da arızalı koltukta oturmak...
***
Ne demiş?
O Ses Türkiye'den bir diyalog: ACUN ILICALI: Murat Boz'dan bu kadar övgü aldığına göre, yarışmacımızdan tekrar bir performans görmek isteriz. BEYAZIT ÖZTÜRK: Peki ya ben övseydim? ACUN: Murat 10 yıllık jüri. Sen daha dünkü jürisin. BEYAZ: Benimle röportaj yaptığın günleri hatırlatırım...
***
Gaf kürsüsü
Mucize Doktor dizisinin yeni fragmanında Doktor Nazlı'nın "Tüm damarlar tümörlerle kaplı" yerine "Tüm tümörler damarlarla kaplı" demesi üzerine, tanıtım apar topar yayından kaldırıldı.
***
Zap'tiye
Hazine bulmak için 12 bin yıllık Dipsiz Göl'ün suyunu boşaltıp kurutmuşlar. Orası acilen 'anıt' haline getirilmeli. En büyük hazinenin doğa olduğunu gelecek nesillere anlatmak için...