TRT Belgesel kanalında bir süredir ilgiyle izlediğim bir yapım var. Adı, Hastane İstanbul. Salı akşamları 21.25'te yayınlanıyor ve kentteki bir hastanede gelişen olaylar anlatılıyor. Ama ne anlatım... Sanki acil servisin ya da ameliyathanenin orta yerindeymişsiniz gibi hissediyorsunuz. Bazen öyle gerilim yüklü sahneler yer alıyor ki, değme korku filmlerine taş çıkartıyor.
Belgeselin en çok takdirimi kazanan tarafı ise sağlık çalışanlarının maruz kaldığı 'günlük ve sıradan' olayların neredeyse her birinin ayrı bir belgesele konu olacak kadar dramatik tonlar taşıması.
Son izlediğim bölümde panik atak hastası kadın, öleceğini sanıyor, kendisine kimsenin dokunmasına izin vermiyor, yakınları dahil kimse tarafından zapt edilemiyordu.
Hayatımda gördüğüm en soğukkanlı ve işine hakim kadın doktor, o 'çılgın' hastayı öyle ustaca sakinleştirip müdahale etti ki, hayran oldum. Bir kalp cerrahı ise kendini aort damarı ile kalp kapakçığının birleştiği yerden bıçaklayan adama nefes kesen bir cerrahi müdahalede bulundu. Dedi ki: "Bıçağı öyle kritik bir noktaya saplamış ki, biz bile vücudun üzerinde arasak zor buluruz." Öyle olmasına rağmen saatlerce süren operasyonda kan ter içinde kalarak hastayı hayata döndürmesini bildi.
Hani şu neredeyse her haber bülteninde karşımıza çıkan, doktorlara, hemşirelere, ambulans görevlilerine saldıran 'sağlık magandaları' var ya, hah işte bu belgeseli asıl onlara izleteceksin.
Öyle bir utanırlar ki... Eğer utanmaları varsa tabii...