BBC Earth kanalında her gün ilgiyle izlediğim bir belgesel var. Adı, 'Bana Güvenin Ben Doktorum'. Tıp konusunda doğru bildiğimiz yanlışları ortaya koyuyor.
Ama bunu sıkıcı, didaktik bir üslupla değil, uzmanların ağzından son derece esprili ama bir o kadar da bilimsel ve gerçekçi bir üslupla anlatıyor.
Geçen hafta belgeselin bir bölümü, 'Dr. Arama Motoru'na ayrılmıştı. 'O da ne?' diyeceksiniz, anlatayım...
Son yıllarda internet sayesinde herkes kendi kendinin doktoru olmaya heves etti. Millet, başı ağrısa hemen arama motoruna 'Baş ağrısının nedenleri' diye yazıyor ve üç dakika sonra beyninde kötü huylu bir tümör olduğuna kendini inandırıyor. Doktorlar, kaygı ve stres bozukluğuna yol açan bu yeni hastalığın adını da koymuş: 'Dr. Arama Motoru Hastalığı'...
Peki neden internette hastalığına teşhis koymaya çalışanlar hep kendilerini en kötüsüne inandırıyorlar?
Çünkü arama motoru algoritmaları, hep en çok tıklanan 'kötü'den, en az tıklanan 'iyi'ye doğru sıralanıyor.
Çoğunluk, ilk sıralarda karşılarına çıkan verileri okuyup daha sonraki başlıklara vakit ayırmayınca en kötü hastalığa yakalandığına kanaat getiriyor.
Bir dönem tıbbın en büyük düşmanı, bilinçsizce tüketilip sağlığı bozan kocakarı ilaçlarıydı. Yeni kocakarı ise 'Dr. Arama Motoru'...
Aman diyeyim...