İstanbul'daki ticari araç sürücüleri isyanda. Ruhsatlarında 'özel araç' yazmasına rağmen, dingil açıklıkları 3.2 metreyi aştığı için Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nden her geçişlerinde defalarca ceza yemişler. Bu cezalar kendilerine 2 yıl sonra bildirildiği için de cezaları katlanarak artmış tabii ki.
Belli ki mevzuatta bir karışıklık var. Mantıklı olan, ticari aracın, ticari faaliyet için kullanılıyor olması. Üstelik ruhsatında 'hususi' yazan bir araç nasıl olur da 'ticari' kategorisine sokularak cezalandırılır, akıl alacak gibi değil.
Bir aracın ticari olup olmadığı bence dingil açıklığıyla değil, işlevi ile değerlendirilmeli.
Asıl büyük hata ise cezaların sürücülere iki yıl gibi kabul edilemez bir gecikmeyle bildirilmesi. Haber bültenlerinde izlemişsinizdir. 20 bin liralık aracına 150 bin lira ceza kesilenler var.
Ceza 'caydırıcı' olmalı, 'hayat kaydırıcı' değil. Bu haksızlığı düzeltmenin 'idari' değil, 'insani' bir görev olduğunu düşünüyorum.