Önce 'Nefes', sonra 'Ayla' ve şimdi de 'Müslüm' filmi ile yüreklerimize dokunan yapımcı Mustafa Uslu; geçen hafta konuk olduğu tv8'deki 'Gel Konuşalım'da yeni projesini anlattı.
Uslu, şimdi de donanma tarihimizin en trajik öykülerinden biri olan Dumlupınar denizaltısının batış hikayesini perdeye taşımaya hazırlanıyormuş.
İşin ilginç yanı ise, filmden elde edilecek gelirle Dumlupınar denizaltısının enkazı çıkartılacak ve orada bulunan 22 denizcimizin naaşı da vatan toprağına kavuşturulacak.
Dumlupınar'ın çıkartılması için Uslu ve ekibi, bu işlerde uzman bir Japon firması ile şimdiden ön anlaşma yapmış bile.
Dumlupınar denizaltısının Çanakkale Boğazı'nda bir şileple çarpışıp batmasının ardında her biri ayrı film olabilecek onlarca öykü bulunuyor. Örneğin; denizcilik kurallarına göre, bir denizaltıda havasız kalan personelin, yeterli havayı sağlayıp kurtulma süresi kazanmak adına 'birbirini öldürme' hakkı bulunuyor.
Yani bir denizaltının kabininde mahsur kaldığınızda, eğer mesai arkadaşınızı öldürürseniz, herhangi bir suçtan hüküm giymiyorsunuz.
Ama biz biliyoruz ki; son sözleri "Vatan sağ olsun" olan o 22 kahraman, son nefeslerini verene kadar birbirlerine zarar vermeyi akıllarından bile geçirmemiş.
Birbirlerine sarılıp büyük bir tevekkülle ölümü kabullenmişler.
Dumlupınar'la ilgili bir başka öyküyü ise yıllar önce bu sütunlarda sizlerle paylaşmıştım.
Denizaltıda görevli astsubaylardan biri, eşiyle gizli bir anlaşma yapmış.
Çanakkale Boğazı'na her girişte kadın, Mors alfabesi kullanarak sahilden fenerle 'Seni seviyorum' sinyali gönderiyormuş. Kocası da ona yine ışıkla 'Ebediyete kadar' cevabını veriyormuş.
Kadın, o gece de kıyıdan sürekli 'Seni seviyorum' sinyali göndermiş ama cevap alamamış. Eşinin ölümünü bir türlü kabul edemeyen kadın, zamanla akıl sağlığını yitirmiş. Her gece sahilden fenerle gemilere 'Seni seviyorum' işareti gönderir olmuş.
Durumu öğrenen Donanma Komutanlığı, Çanakkale Boğazı'ndan gece geçişi yapan her askeri gemiden 'aşka saygı için' kıyıya ışıkla 'Ebediyete kadar' mesajı gönderilmesi için emir vermiş.
Bu gelenek halen sürmekte...
Eğer bir gece Çanakkale Boğazı'ndan geçen bir muhripte yanıp sönen bir ışık görürseniz, bilin ki 'Ebediyete kadar' diyordur...