Geçen hafta sevgili dostum Kamil Çetin'in Bodrum izlenimlerini sizlere aktarmıştım. Yazı büyük ilgi gördü ve yankı uyandırdı.
Bir başka okurumuz Mehmet Tırşak da, Bodrum'un diğer sorunlarını dile getiren bir yazı kaleme almış:
"Yüksel Bey, okurunuz Kamil Bey'in Bodrum izlenimlerine ben de birkaç ilave yapmak isterim.
Otogarın durumu 'Bu zamanda bu kadarına pes' dedirtecek cinsten gerçekten.
Kızım kaleyi ve müzeyi gezmek için kaç aydır yalvarıyordu; vardık ki kale yaz döneminde tadilattaymış.
Tabii ki müze de içinde olunca onu da göremedi kızım. Sanki Bodrum'a her yıl mı gidilir ki başka yıl ziyaret edelim?
Bodrum'da insanların bir aylık sefaları için dağa taşa yapılan o yazlıkları gördükçe inanın içim fena oluyor. O güzelim koylar, kutu gibi binalarla doluyor sürekli. Bunu düşman yapmaz derler ya, o misalden.
Trafiğini zaten yazmaya gerek yok; İstanbul trafiğinden beter. Bu yüzyılda koskoca döner kavşaklarda trafik lambası yok, sadece 'Dönene yol ver' diye bir uyarı var. Sanki herkes Bodrum'da yaşıyor da bilecek. Herkes şaşırıyor ilk görünce; yürüsem mi, dursam mı diye. Durunca da kornalar falan. Yani tam bir iberetlik mesele. Tesislerin çoğu neredeyse denizin içinde. Nerede bu kıyı kanunu, merak ediyor insan."