Ekranlarda neredeyse her saat başı çevre örgütü Greenpeace'in kutup ayılarını korumak için hazırlattığı kampanya klibini izleyip duruyoruz.
Bir çevre gönüllüsü ve hayvansever olarak, dünyanın su kaynağı ve iklim dengeleyicisi durumundaki kutupların korunması adına verilen mücadeleyi olumlu buluyorum.
Ancak minicik buz kütlesine tırmanmaya çalışan o anne ayı ve iki yavrusunu her izleyişimde, dünya üzerinde en az onlar kadar tehlike altında olan anneler ve çocukları aklıma geliyor.
Hangi anneler ve çocukları mı? Esad zulmü altında her gün kafalarına bomba yağan Doğu Guta'daki çaresizler...
Onları neredeyse her gün haber bültenlerinde izlerken boğazıma yumrular oturuyor.
Kurtarma ekiplerinin bombalama sonucu enkaza dönüşmüş binaların içinden çekip çıkardıkları, hastaneye yetiştirmeye çalıştıkları günahsız yavruların perişan hali içimi yakıyor. Savaşa kurban verdiği minicik yavrusunun cesedinin üzerine kapanıp ağıtlar yakan babanın gözyaşları adeta ciğerimin üzerine 'cosss' diye damlıyor. Gaza boğulup öksüre öksüre nefes almaya çalışan minik bedenlerin ağırlığı altında eziliyorum.
Greenpeace'in kutup ayıları için çektiği klip, tüm dünya televizyonlarında dönüp dururken;
Doğu Guta'da, Gazze'de, Myanmar'da katledilen bebelerle ilgili bir tek uluslararası kampanya düşüyor mu dünya ekranlarına? Sadece İHH'nın kampanyaları bizim televizyonların bazılarında sabaha karşı yer bulabiliyor kendine.
Hepsi o kadar...
Kumsala vuran balinaları kurtarmak için paçalarını sıvayıp sahile koşan Batı'nın yufka yüreklileri...
Neredesiniz?