Müge Anlı, perşembe günü ekranlardaki 2 bininci programını kutladı. Ekibi onun için uzaydan bir yıldız satın aldı, adına beste yapıp seslendirdi. Az bile...
En iddialı dizilerin üç haftada ekrandan elini eteğini çektiği kaygan zeminli televizyon sektöründe bir programı 2 bin bölüme ulaştırmak, bunu yaparken hukukun ve etik değerlerin üstünlüğüne halel getirmemek, cinayetleri aydınlatıp kayıpları bulurken vicdanları kanatmamak, dramları ekrana taşırken insanları refüze etmemek, ibretlik olayları konu ederken aynı zamanda vatandaşın adalete güvenini pekiştirmek, en kritik sunumlarda bile züccaciye dükkanına dalan fil gibi değil, bal toplayan arı gibi görünmek öyle kolay iş değil. Bir reality show programını alıp kendine has bir özel program türüne dönüştürmek de her babayiğidin harcı değil. Tıpkı Selpak, Gilette ya da Jeep gibi, bir markayı, o ürün grubunun genel adı haline getirmek için çok çalışmak gerekir. Şimdi gündüz kuşağında benzerleri üretilen bu reality show programlarını tarif ederken 'Müge Anlı'nın programı gibi' deniliyor.
Müge'nin en büyük farkı ise, gördüğü takdir ve sevgiyi, kazandığı şöhret ve parayı yine insanların emrine vermesi.
Okullara kamyon kamyon kırtasiye ve giyim yardımı yapıyor, mahallelerde okuma ve etüt binaları inşa ettiriyor, Türkiye genelinde okuma-yazma seferberliği yürütüyor. Aslında mesele 2 bininci programa ulaşmak da değil. Mesele, o sıfırların içini iyilikle, güzellikle doldurabilmek.
Müge Anlı işte bunu yapıyor...