İnsanın izlerken 'Ne bu şiddet, bu celal?' diyesi geliyor.
'Survivor'ın giderek çağdaş bir arenaya dönmek üzere olduğunu, geçen sezon bu sütunlarda sık sık dile getirmiştim.
Bu sene durum daha da beter.
Yarışma adeta bir ölümkalım savaşına dönmüş durumda.
Tamam, 'hırs' motive edici bir faktördür. Ama 'ihtirasa' dönüşürse, sahibini kurt gibi içten içe kemirir, yok eder. Yarışmacıları bu sezon parkurlarda 'ölümüne' mücadele ederken görüyorum. Hakan Hatipoğlu neredeyse 'gözü kararmış' bir şekilde yarışırken, az daha ölüyordu. Büyük bir şans eseri, geçirdiği kazayı sadece yaralı atlattı.
'Survivor'da bu sezon 'egolar' da çarpışıyor.
Daha önce sıradan bir yarışmacı olarak adaya gelmiş olan ama şimdilerde eriştikleri şöhretle egoları şişen bazı isimler yüzünden Dominik, 'Birbirine çarpmadan edemeyen şişkin egolar ülkesi' haline geldi. Buna bir de 'ihtiras' eklenince; yarışma, her an patlamaya hazır 'saatsiz bomba'ya dönüştü.
'Aşırı motivasyon', sporda en tehlikeli rakiptir.
Hatırlatmak istedim.