Her hafta neredeyse bir-iki yeni dizinin ekrana sürülüyor olması bana ekonominin temel kuramlarından birini hatırlattı. (Zamanında günlük bir ekonomi gazetesinin genel yayın yönetmenliğini üstlendiğim için iktisat konusunda az çok bilgim vardır) Piyasada talepten çok arz olursa, ürün ya da hizmetin fiyatı-değeri düşer. Hani tıpkı, doların ateşi yükseldiğinde Merkez Bankası'nın piyasaya dolar sürerek kuru düşürmesi gibi...
Geride bıraktığımız hafta, televizyon izleyicileri iki yeni diziyle tanıştı. Ama siz yeni dediğime pek bakmayın. Bildik öyküler, eski dizi ve filmleri hatırlatan mekanlar, yüzlerini ekranlarda hoyratça eskiten oyuncularla kotarılmış iki dizi... Bence dizi sektörü kendini bitirmeye yemin etmiş gibi. Piyasa bu kadar da ucuzlatılmaz ki...
'ÇOBAN YILDIZI'
FOX'un 'Çoban Yıldızı', bir tarafıyla Yeşilçam klasiği 'Selvi Boylum Al Yazmalım'ı, diğer tarafıyla dizi klasiği 'Asmalı Konak'ı fena halde çağrıştırdı. Yeni dönemin beğendiğim aktörlerinden Şükrü Özyıldız, kırmızı kamyonu, kırmızı atkısı ve yolda tanıştığı kızdan yadigar al yazma ile 'Anaaa, bildik filmi yine dizi yapmışlar' dedirtti. Mekan olarak Ürgüp ve onun görkemli taş konaklarının kullanıldığı dizi, yine 'Asmalı Konak'ta olduğu gibi hizmetliler (aşağıdakiler) ile soylu ev sahipleri (yukarıdakiler) ekseninde örülmüştü. Karşımıza bir de Menderes Samancılar (yine şahane oynuyor) çıkınca ekrana 'Asmalı Konak'ın parmak izleri iyice yapışmış oldu. 'Çoban Yıldızı'nın ilk bölümüyle Total grubunda en çok izlenen, AB grubunda ise en az izlenen dizi olması, hedef kitlesi hakkında genel bir fikir verirken, bu sonuç reklam vereni ürkütecek cinstendi.
'İSTANBULLU GELİN'
Star'da cuma akşamı gala yapan 'İstanbullu Gelin' ise klasik bir Özcan Deniz dizisiydi. İlk bölümde yine birbirinden etkileyici romantik jestler yaparak, kızın gönlünü çeliverdi. Ama bunu ve benzerlerini neredeyse her Özcan Deniz filminde/ dizisinde fazlasıyla izlememiş miydik zaten? Kızı mest eden romantik bir organizasyon ve ardına yapıştırılmış çapkın ve çarpık bir gülümseme... Bu kapandan kurtulan kız oldu mu bugüne kadar? Ama kavuşamamanın adını aşk koymuşlar ya, devreye yine burnu büyük bir kaynana girecek tabii ki. Bana göre dizinin tek cazip tarafı da burası. Zira İpek Bilgin o cehennem zebanisi kılıklı kaynanayı öyle şahane resmediyor ki, hepimizin burnunu ekrana yapıştırıveriyor.
'AŞK VE GURUR'
FOX'un bir başka yeni dizisi 'Aşk ve Gurur' da pazar gecesi izleyiciyle buluştu. Yayın günü avantajlıydı. Çünkü karşısında fazlaca bir dizi alternatifi yoktu. Kadrosu da adeta rüya takımı gibiydi. Neredeyse her köşe başından bir ünlü oyuncu fırlıyordu. (Mert Fırat, Damla Sönmez, Alper Saldıran, Tülin Özen, Ahmet Rıfat Şungar, Laçin Ceylan, Levent Ülgen) Gelgelelim, konusu yine standart ölçüleri aşamadı. Biri zengin, diğeri mütevazı iki aşk arasında sıkışıp kalan genç kız. Bir aile büyüğü (bu kez halası) tarafından anne sevgisi ve çocukluğu çalınan yalnız bir adam ve onun geçmişten öç alma hikayesi. Bunların yanına iliştirilmiş Yeşilçam soslu Türkan-Kadir aşkı, ergenleri ekran başına çekmek için okul maceraları eksenli bir yan hikaye v.s...
Diyeceğim o ki; diziler cephesinde yeni bir şey yok. Temcit pilavı seviyorsanız, sallayın kaşıkları...