İşin içinde Uğur Yücel olunca, dizilerin havası birdenbire değişiyor, ortalığı 'ılıman' bir iklim kaplayıveriyor. FOX'un yeni dizisi Familya'yı izlerken de içimi aynı huzur kaplayıverdi.
Familya, adından da anlaşılacağı üzere dört başı mamur bir 'aile' dizisi. Karısına kızıp dört çocuğunu terk eden bir adamın, kansere yakalanıp kısa bir zamanı kaldığını öğrenmesinden sonra ailesini yeniden bir araya getirme çabasını anlatan dizi, hayattaki en büyük servetin aile olduğunu anlatmaya soyunmuş.
Dizinin güçlü oyuncu kadrosunun işe 'asılması' bir yana, diyaloglardaki özen ve derinlik beni etkiledi. Özellikle Yaşar ile meyhaneci kadın Efkar arasındaki müthiş diyalog, başlı başına bir hayat dersiydi.
Dizi, insanların gözüne sokmadan, kamu spotu haline getirmeden; ince ince sosyal mesajlar da barındırıyordu.
Seslendirme sanatçılarının sorunları, bilinçsiz antibiyotik kullanımı, hatta gelen her İstanbullu'nun mutlaka köyden biriyle evlendirildiği klişe Ege dizilerine göndermeler gibi...
Gelelim yukarıdaki başlığı neden attığıma... Uğur Yücel'in Türkan Şoray hayranlığı, hatta 'aşkı' herkes tarafından bilinir. Onun etkisiyle mi bilinmez, dizinin her yanına 'Türkan kokusu' sinmişti. Örneğin, Yaşar'ın (Uğur Yücel) inzivaya çekildiği Ayvalık'taki çiftlik evinin çalışma odasında kocaman bir Türkan Şoray portresi asılı duruyordu. Yaşar'ın Londra'da moda fotoğrafçılığı yapan en küçük oğlu Ateş ise bir arkadaşı ile ideal kadın güzelliği üzerine sohbet ederken, arkasında fotoğrafı asılı olan Türkan Şoray'ı göstererek şöyle dedi: "Kadın, 20 yaşında da, 60 yaşında da kalbine hiç dokunulmamış gibi bakıyor.
Aşk bakiresi..."
Bugüne kadar Türkan Şoray'ın beni de derinden etkileyen o delici bakışları üzerine bu sütunlarda çok mürekkep harcadım. Ama itiraf etmem gerekir ki, böylesine hedefi 12'den vuran, bu denli her şeyi bir çırpıda anlatıveren bir cümle kuramamıştım.
Sultan için yazılan 'Öptürmedi Dudaktan' şarkısı şimdi benim için çok daha anlamlı.