Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Kırmızı saçlı kadın

Onu Osman Pazarlama filminin galasında tanıdım.
Seyircilerden biriydi...
Sinema salonunda nasıl davranacağını bilmeyenler yüzünden artık salonun en arka sırasında oturmaya başladım. Sırf, arkamıza denk düşen bir kendini bilmez yüzünden benim ve eşimin sinema keyfi kaçmasın diye... Böylelikle en azından dört cepheden birini garantiye alıyoruz. Hiç olmazsa ensemize hapşırıp öksüren, ayağını sırtımıza dayayan, sürekli koltuğumuzu tekmeleyen birinden kurtulmuş oluyoruz.
O gece de öyle yaptık. Gidip en arkaya oturduk. Sonra iyi giyimli, kırmızı saçlı (kızıl değil, resmen kırmızı) bir hanımefendi gelip yanıma oturdu. Film boyunca sürekli cep telefonuna baktı; e-postalarını, Instagram'ı, Facebook'u filan kontrol etti. Artık bu tür kişilere karşı bağışıklık kazandığım için, gözüme giren telefon ışığından rahatsız bile olmadım. Kadın arada gülüyordu.
Ama filmdeki sahnelere değil, muhtemelen telefonunda rastladığı videolara, mesajlara filan...
Film bitti. Kadın ayağa kalkıp o cep telefonuyla salondaki Şahan Gökbakar'ı filan çekmeye başladı. Malum, en arka sırada olduğumuz için kadın, projeksiyon makinesinin önüne denk gelmişti ve gölgesi neredeyse tüm perdeyi kaplıyordu. Gelin görün ki, o sırada filmin jeneriği akıyordu.
Bir sinema emekçisi, örneğin bir grafik sanatçısı için o galanın en önemli anı, yani kendi ismini perdede göreceği o an; kırmızı saçlı kadın tarafından engellendi... O ise hiç istifini bozmadan çekim yapmaya devam etti. Çünkü onun için o an, kendi çektiği dışında hiçbir filmin önemi yoktu!
Bir sinema salonu maceram daha hüsran ve öfke ile nihayet bulmuştu. Şimdi tek umudum, o kadının bir şekilde bu yazıyı okuması ve saçları ile yüzünün aynı renkte buluşması...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA