İstanbul Şehir Tiyatroları'nın sahnelediği Hayal-i Temsil: Afife ile Bedia adlı oyuna geçen sezon yetişememiştim.
Çünkü sezonun sonunda kısa bir süre görücüye çıkmıştı. Tiyatronun yeni müdürü Erhan Yazıcıoğlu meğer galayı bu sezonun başına saklamış.
Sanırım oyun iyice 'otursun' diye... Vallahi oyun oturdu mu, oturmadı mı onu bilemem ama oyunculuklar benim yüreğimin baş köşesine oturdu.
Aynı dönemde yaşayan ama bir arada sahne almayan, Türk tiyatrosunun 'ilk Türk kızlarından' Afife Jale ile Bedia Muvahhit'i düşsel bir düzlemde buluşturan, bunu yaparken bir oyuncunun yasaklar ve baskılarla 'oyunsuz' kalmasının nasıl bir travmaya yol açtığını vurgulayan oyun tek kelime ile mükemmel olmuş.
Bu dönem oyununu, o yılların ruhuna bürünerek yazmayı başaran Ahmet Sami Özbudak'ın 1980 doğumlu olduğunu öğrenince şaşırdım. Bunun adı, gerçek yetenektir. Afife'yi oynayan Şebnem Köstem ile Bedia'yı canlandıran Hümay Güldağ sahnede öyle muazzam bir oyunculuk düetine tutuşuyor ki, insanın ruh çağırma seanslarına inanası geliyor.
Bir de en az oyuncular kadar başrole soyunan bir dekor var, anlatmaya sütun yetmez.
Dekorları tasarlayan Cem Yılmazer'in yaratıcılığı gerçekten de şapka çıkartılacak cinsten.
Ama biri var ki, çok özel bir takdiri hak ediyor. Hem oyunu yöneten, hem de sahnede binbir karaktere bürünen Yiğit Sertdemir'i mutlaka görmelisiniz.
Görmelisiniz ki, siz de benim gibi bu topraklardan her dönem sanat ve sanatçı fışkırdığı için gurur duyabilesiniz.