Ben buralarda yokken, dizi senaristleri yine çok kıskandı, adına 'kader' denilen kalem ustasını...
Ailesi yıllar önce terör nedeniyle Muş'tan İzmir'e göç etmek zorunda kalmıştı Gökhan Çakır'ın.
Bir sene sonra askere çağırdılar onu....
Suriye sınırında nöbet tutarken, muhtemelen Kürt milliyetçisi ya da 'gerilla'(!) olduğunu sanan biri, o üniformanın içindeki insanın Kürt mü, Türk mü olduğunu bir an bile düşünmeden bastı tetiğe...
Şehit düştü Gökhan....
Amcası Vahdettin dedi ki, "Bir gün önce Kürt olduğumuz için dükkanımızı yakmaya çalıştılar. Bir gün sonra yeğenimin şehit haberini aldık..."
Erzurum'da teyze çocukları Recep ve Rıdvan'ın acı öyküsünü çoktan kendine film yapmıştı felek...
Birini askere aldıkları gün, diğeri de kandırılıp PKK saflarında dağa çıkarıldı. Bir gün arayla geldi ölüm haberleri köylerine.
Recep, hain mayın tuzağıyla şehit düşmüş, Rıdvan ise Siirt'te güpegündüz karakol basmaya yeltenince askeri deyimle 'etkisiz hale getirilmiş'ti.
Aynı gün verildiler toprağa teyze çocukları.
Hem de köyün mezarlığında, sadece 15 metre arayla....
Bu ülkeyi tam ortasından ikiye bölmeye kalkan gafillere bu mesaj yeter mi bilmem.
İster kabul edin, ister etmeyin; bu ülkeyi iki ucundan istediğiniz kadar çekiştirin, Recep ile Rıdvan'ın arası sadece 15 metre...