İnternetin, sanal âlemin, sosyal medyanın hayatımıza kattığı faydalar saymakla bitmez.
Ama bir yönü var ki, beni fena halde endişelendiriyor.
Sosyal medya, 'linç kültürü' diye adlandırabileceğimiz yeni ve bana göre son derece zararlı bir alışkanlığı hayatımızın içine kattı. Eleştirmek, talepte bulunmak, yanlışları işaret etmek, yani 'ifade özgürlüğü' tabii ki hürriyetlerin en anlamlısı.
Ama iş hakarete, küfre, iftiraya, dezenformasyona ve dolduruşa getirmeye gelince, olayın ifade özgürlüğüyle filan ilgisi kalmıyor.
Zaten beni yıllardır Twitter ve Facebook'tan uzak tutan sebep de bu...
İHTİYAÇLARI VAR MI?
Son günlerde Cumhurbaşkanı adayı Recep Tayyip Erdoğan'ın vizyon toplantısına katılan sanatçılara, sosyal medya üzerinden vahşice taarruz ediliyor. Küfrün, hakaretin bini bir para... İşin trajikomik tarafı ise bunu yapanların kendilerini 'özgürlükçü ve liberal demokrat' olarak görmeleri, göstermeleri...
Şimdi o toplantıya katılan sanatçıları kendimce gruplara ayırmak istiyorum:
1- Erdoğan'a gönülden bağlı, onun icraatlarını destekleyen ve siyasi anlayışı onunla eşdeğer sanatçılar.
2- Sadece 'makama saygı' yüzünden davete icabet edenler.
3- Erdoğan'ı desteklemese de "Dur bakalım, neymiş şu vizyon?" deyip merakından dinlemeye gidenler.
Ben ne Orhan Gencebay'ın, ne Hülya Avşar'ın, ne Şahan Gökbakar'ın, ne Hande Yener'in, ne de diğerlerinin 'Aman daveti geri çevirmeyelim de başımıza bir iş açılmasın' kaygısı ya da korkusu ile orada bulunduklarına zerre kadar ihtimal vermiyorum. Çünkü onları şöhret yapan, halkın kalbine kazıyan Erdoğan ya da Kılıçdaroğlu değil ki... Yani içlerinde hiçbirinin 'iktidar desteğine' ihtiyacı yok. Bu durumda 'menfaatten' ya da 'ihanetten' söz etmesi için bir insanın aklını yitirmiş olması gerek.
Dünyanın tüm demokratik ülkelerinde sanatçılar, siyasetçilerin kampanyalarına şöyle ya da böyle destek verirler.
Obama'ya da, Hollande'a da, Merkel'e de... Ama oradaki insanlar, 'Vaaay, sen şuna destek verdin ha? O zaman vurun kellesini' diye kendince fetva vermez, kimseyi linç etmez. Yine o sanatçının albümünü alır, konserine gider, şovunu izler. Çünkü siyaset ve sanat ayrı platformlarda yaşanır. Tabii ki sanatını, güttüğü siyaset üzerine oturtan, 'protest' sanatçılar da vardır. Ama halk, onları ayrı değerlendirir. Örneğin; Grup Yorum'un siyasi tavrı ile Orhan Gencebay'ınki asla aynı kefede tartılmaz.
NE İSA'YA, NE MUSA'YA
Peki şimdi Ekmelettin İhsanoğlu davet etse, Şahan Gökbakar da o toplantıya katılsa ne olacak?
İkiyüzlü mü, riyakar mı, yanar döner mi, liboş mu olacak?
Ortada savaş yok ki, insanlar cephelerde saf tutsun? Alt tarafı bir seçim yapılacak ve cumhur, reisini seçecek, hepsi bu...
Toplum tarafından kabul görmüş gerçek bir sanatçıyı herhangi bir siyasi liderin elini sıktı ya da konuşmasını dinledi diye linç etmek, sonra da hak ve özgürlüklerden söz etmek en hafif anlamıyla sahtekarlıktır.
Zaten bu memleketi üçe, beşe bölmek için hazır kıta bekleyenler var. Hiç olmazsa milletin sevdiği sanatçıları bölmeyin...