Benim özlediğim Milli Takım ve benim hayalimdeki teknik direktör işte budur. A Milli Futbol Takımı'mız önce Bosna, sonra İrlanda ve ardından Honduras deplasmanlarından galibiyetle çıktı. Ama benim ilgilendiğim, skorlar değil. Tabeladaki sonuçlar tam tersi de olabilirdi. Beni sevindiren, Milli Takım'ın üzerindeki ölü toprağının kalkmış olması. Başarıya, paraya, şöhrete doymuş ve çan eğrisinin tepe noktasını çoktan geçmiş futbolcularla bu işin yürümeyeceği çok açıktı. Fatih Terim; pırıl pırıl, sıfır kilometre, azimli ve disiplinli gençlerle yeni bir yola çıktı. Hatta kendine yeni bir yol açtı!
Ahmet İlhan, Tarık Çamdar, Ozan Tufan, Oğuzhan Özyakup, Mustafa Pektemek ışıl ışıl parlıyor. Onları baba şefkatiyle kucaklayıp yüreklerine cesaret aşılayan Fatih Terim ve ekibi de öyle... Bu takımın önünde tek bir rakip var: Biz...
Eğer onlara inanmazsak, ilk başarısız skorda topun ağzına koymaya kalkarsak, istikrar yerine 'skor yazarlığına' soyunursak; Türk Futbolu'na en büyük ihaneti biz yapmış oluruz. Lütfen bu kez aynı hatalara düşmeyelim.