Türkiye'nin orta yerinde kocaman bir 'insan hakları ihlali' yaşanıyor ama nedense kimse farkında değil, kimsenin sesi çıkmıyor.
Bu hafta da bazı maçlar 'seyircisiz' oynandı. Daha önce statlarında çıkan olaylar nedeniyle bazı takımlara Futbol Federasyonu tarafından 'seyircisiz oynama' cezası verilmişti ama statlar boş kalmadı.
Kadınlar ve çocuklar tribündeydi.
Federasyon'un resmi bülteninde söz konusu maçların karşısında 'Seyircisiz' yazıyor. Yani kadınlar ile çocuklar, Federasyon nezdinde 'insandan' sayılmıyor!
Böyle skandal bir uygulama olabilir mi?
Avrupa'nın iki medeni ülkesinde de aynı uygulama gündeme gelmişti. Hollanda'da sadece kadınların ve çocukların maç izlemesi cezasına(!) yüksek yargı izin vermedi. İngiltere'de daha Federasyon'un gündemine alınamadan, sivil toplum kuruluşları isyan etti, yer yerinden oynadı ve uygulama gündeme bile gelmeden rafa kalktı.
Yıllardır 'Çocuğa ve kadına yönelik şiddeti nasıl önleriz?' diye kafa patlatıyoruz.
Neden önleyemediğimizin sebebi, her hafta tribünlerden yükselen tiz çığlıklar olarak kulaklarımızı tırmalıyor aslında... Kadını, çocuğu 'insan yerine' koymaz, 'yok sayarsanız'; şiddetin, zulmün, baskının, tacizin ve tecavüzün de önünü açarsınız.
Şair Attila İlhan, onu ifade etmek istememişti aslında ama bu yazının son cümlesi olarak kullanmak zorundayım: 'Ne kadınlar sevdim, zaten yoktular...'