Fox'un yeni dizisi Fatih Harbiye, Peyami Safa'nın ünlü romanından uyarlanmıştı ama romanın orijinali ile benzerliği, sadece karakter isimleriyle sınırlıydı. Senaristler romanı adeta yeniden yazmışlar. Anlatım, kurgu, yan hikayeler tamamen sıfır kilometre. Hatta romana ismini veren Fatih ve Harbiye semtlerinden bile eser yok. Hele Neriman'ın Kül Kedisi'ne öykünen bir 'partiye hazırlık seremonisi' vardı ki, bir tek davette ayakkabısını düşürmediği kaldı!
Bekaret ve bebek kontrolü sahnesi ise uzunluğu ve abartılı kurgusu yüzünden buram buram ajitasyon kokuyordu.
Dizinin ilk 15 dakikası, ekran başındakilerin sabrını test eder nitelikteydi.
Yapımcı ve yönetmen adeta sinirlerimizi sınayıp 'Eğer bu ilk 15 dakikaya tahammül ederlerse, bu diziyi hayda hayda izlerler' diyorlardı. Uzun bakışmalar, ucu açıkta bırakılmış flu diyaloglar, diyalogların altına döşenmiş ve konuşulanları anlamamızı önleyen fon müzikleri, amaçsız tekrarlar vs...
Bu sabır sınavını başarıyla verip başka kanala sıçramayanları ise 15 dakika sonra eni konu düzgün bir dizi bekliyordu. Eski Yeşilçam filmlerinden esintiler taşıyan, bir yandan fasulye kırıp bir yandan dizi izlemeyi seven, çok seçici olmayan 'komşu kızlarını' cezbedecek ve bu haliyle kendi yağıyla kavrulabilecek bir dizi izlenimi yarattı bende.
Umarım 'Fatih Harbiye' diye yola çıkıp kendini Boğaz'da bulan dizi; reyting ormanında yolunu kaybetmez...