Çağan Irmak'ın muhteşem filmi Dedemin İnsanları'nı bir kez de Star ekranında keyifle izledim.
Belki de Kuzey Ege'ye beslediğim büyük sempatiden olsa gerek, mübadele konuları çok ilgimi çekiyor. Aslında içinde çok derin dramlar barındıran ve Ege'nin iki yakasını yıllarca yapay olarak birbirinden uzaklaştıran mübadelenin sanat dünyamızda yeterince işlenmediğini, konu edilmediğini düşünüyorum. Bu nedenle Çağan'ın filmini önemsiyorum.
Filmde beni en çok etkileyen sahnelerden biri de; Ayvalıklı yaşlı ninenin, manifatura dükkanına 'ahret çeyizi' düzmek için geldiği andı. Oraların eski adetiymiş. Yaşlılar, son günlerinde kimseye yük olmamak için iki metre kefen bezi ile bir paket pamuk alıp bir kutuya koydururlarmış. Ve adetin güzelliğine bakın ki; dükkan sahibi yıllardır kendisinden alışveriş yapan müşterisinden bu 'son' alışveriş için para almazmış.
Filmde, Çağan'ın gerçek hayattaki dedesi olan manifaturacı; yaşlı müşterisinin çeyiz paketinin(!) üzerine iki metre de allı güllü pazen koydu hediye olarak. Dedi ki, "Dur bakalım, daha ahrete çok var. Sen hele önce şundan kendine bir şalvar biç; üstünde paralansın da, ahret çeyizini sonra düşünürsün..."
Şu jestin, şu moral takviyesinin zarifliğine bakar mısınız? Şimdilerde alışveriş denilince tek hatırladığımız ses, marketin kasasında barkot okuyan aletin 'dıt dıt'ları...
Gel de Çağan'ın dedesini ve onun insanlarını özleme...