Geçen hafta dedim ki: "TRT, hayatının sınavını veriyor. Üç büyük spor organizasyonunu aynı anda yayınlamak her babayiğidin harcı değil. Bu süreçte gözüm TRT'nin üzerinde olacak. Gazaları mübarek olsun..."
Ufak tefek aksaklıklar dışında TRT, şu anda işi iyi götürüyor. Özellikle Brezilya'da devam eden Konfederasyon Kupası maçlarında TRT'nin ortaya koyduğu 'yorum farkı' dikkat çekici.
Ersin Düzen'in kaptanlığındaki yayınlarda tüm dünyada kabul gören 'ikili sunum' tekniği uygulanıyor. Bir spiker maçı anlatıyor, yanında bir yorumcu, pozisyonları kritik ediyor.
TRT'nin farkı ise yoruma yeni bir soluk getirmesi ve yıllardır ekranda ahkam kesen ve artık söyleyecek yeni sözleri kalmayan 'beylik' spor yorumcularının yerine pırıl pırıl gençleri ekrana sürmesi.
Ersin Düzen ile beraber maç yayınlarında görev alan Güntekin Onay, Okay Karacan, Uğur Meleke ve Ali Ece gibi yeni nesil yorumcuları dinlemek, bir sporsever olarak bana keyif veriyor. Onlar dünya futbolunu çok yakından takip ediyorlar, yeni çağın sunduğu tüm iletişim teknolojisine hakimler, eski futbolcu ya da hakem olmadıkları için üzerlerinde kişilerin, kurumların ve özellikle de futbol kulüplerinin gölgesi yok. Ayrıca ekran başındaki genç neslin talep ve ihtiyaçlarına yanıt verecek donanıma ve bilgiye sahipler... Kelime dağarcıkları, manevra yetenekleri ve espri kaliteleri de yeni nesil sporseverin algısına çok daha yakın.
Futbol neredeyse her yıl gelişip kendini yeniliyor. Değişmeyen tek şeyin 'değişim' olduğu böyle bir çağda TRT'nin yoruma 'dinamizm' katmak adına ortaya koyduğu cesareti alkışlıyorum.