Aynı gece içinde TRT ekranlarını gözlerim hayretten fal taşı gibi açılarak izledim. Beni şaşırtan ilk program, TRT Müzik'teydi.
Işın Karaca; Başucu Şarkıları programında, Hakkı Bulut'u ağırlıyordu. Hakkı Bulut sitemkâr ama mutluydu. 50 yıllık sanat hayatı boyunca en son 27 yıl önce, 'bir seferliğine' TRT ekranına çıkmış, ondan sonra bu olanağı bir türlü bulamamıştı. Gece boyunca TRT ekranında olmanın keyfini çıkarırken, geçmiş dönemlerin TRT yönetimleriyle ilgili ağzından sitemkâr sözler de eksik olmadı.
Belli ki, sanatçıların kara listelere alındığı, müzik türü ve sosyal-siyasal duruşu nedeniyle yasaklandığı yıllar çok gerilerde kalmıştı.
TRAVESTİLER EKRANDA
TRT'nin ezber bozan bir başka programı da TRT Haber kanalındaydı. Saat 01.30 sularında yayına girdi.
Adı, Lamekan'dı. Köşemizin müdavimleri bu programı; geçen hafta, bu sütunlardan hatırlayacaktır. Tam da ABD'li Sarai cinayetine rastlayan bir dönemde, Cankurtaran surlarındaki harap yaşamlara kamera tutmuşlardı.
Bu kez de bir başka sokak gerçeğinin altını çizdiler. Çoğumuzun görmezden geldiği, yok saydığı ama içimize çektiğimiz hava gibi 'görünmez bir gerçek olan' ötelenmiş hayatlardan söz ettiler. Vücutlarını satan ya da satmak zorunda bırakılan eşcinsellerin, travestilerin, transseksüellerin yitik yaşamlarının 'tam orta yerinden' kesitler sundular.
Hem de daha önce pek çoklarının tercih ettiği kestirme yollara sapmadan, yargılamadan ya da kulislere şirin görünmek adına inanmadığı şeyleri söylemeden, ajitasyon yapmadan... Tamamen objektif ve kanalın ismini hak eden 'haberci' bir anlayışla sokağın gerçeğinden haber uçurdular. Belki de ilk kez eşcinseller, travestiler, transseksüeller; devletin televizyonunda bu kadar özgür bir şekilde kendilerini ifade ettiler, sorunlarını haykırdılar.
Yaşadıkları hayatı, tercihlerini, düşünce biçimlerini tasvip etmeyebilirsiniz. Hatta bazıları gibi, içinde bulundukları durumu 'tedavi edilmesi gereken bir hastalık' olarak da değerlendirebilirsiniz. Ama oradalar. Yanıbaşımızdalar. 'Var'lar.
TRT'yi her zaman 'tek tip ve muhafazakâr' sayanlar, her fırsatta bağnazlıkla suçlayanlar; demokratik haklar ve özgürlükler konusunda hayatlarında bir kez olsun Lamekan kadar dürüst, tarafsız ve duyarlı olabilmişler mi? Önce onu sorgulasınlar.