20 Dakika dizisindeki hukuk hataları geride bıraktığımız hafta Yakından Kumanda izleyicilerinin en fazla eleştirdiği konular arasında yer alıyordu.
Okurumuz Mahmut Kaya da bu konunun altını çizmiş:
"Sayın Aytuğ, internetten düzenli olarak yazılarınızı okumaktayım.
Ben de tespit ettiğim bazı şeyleri size yazmak istedim.
Yabancı bir filmin tıpatıp aynısı olan 20 Dakika'da çok saçma şeyler var. Örneğin, henüz komada olan şahıs için avukat 'maktul' tanımlamasını kullanıyor.
Planlayarak adam öldürmeye tam teşebbüs gibi ağır bir suçlamayla yargılanan kadına, mahkeme; ülkemizde hiç de alışık olmadığımız şekilde jet hızıyla 20 yıl hapis veriyor.
Bir de şart ekliyor:
'Yaralı ölürse karar değişecektir'!
Hukuk sisteminde olmayan bu abuklukları sıradan insanların böyle algılayıp kabul etmesi gayet normaldir. Tıpkı çocukluğumun Yeşilçam filmlerinde; görme engelli şahsın, bir travma ile görmeye başlamasını ciddiye alıp kendilerini otomobillerin önüne atarak görebilmeyi uman engellilerin olması gibi... Saygılarımla..."
Bir başka okurumuz Gökçe Selam ise diziyle ilgili sorularını maddeler halinde sıralamış:
1- Ali neden karısını kurtarmak için delil toplamak yerine çok daha zor olan kaçış planı yapmayı tercih etti?
2- Dava esnasında son anda mahkemeye gelen resimleri mahkeme heyeti kabul etti. Oysa dava dosyasına konmayan deliller, delil olarak kabul edilmez.
3- Resimlerin montaj olup olmadığına dair neden itiraz edilmedi?
4- Ali'nin karısının doğum gününde pasta kestiği bıçakta parmak izi bulundu. Neden doğum günü kutlanan kişiler davaya çağrılmadı?
5- Ali'nin evine girerken polis neden o kadar kaba kuvvet kullandı? Sonuçta savunmasız bir kadını tutuklayıp gideceklerdi.
6- Ali neden karakolda ifade veren kızına daha sonra pastanede neler olduğuna dair soru sormadı?