Okurumuz Mehtap Demiral, bir halı reklamından yola çıkarak 'toplumsal tahammülsüzlük' üzerine çok önemli saptamalarda bulunmuş:
EVLİLİK HAYATI...
"Merhaba Sayın Aytuğ... Yazılarınızı her gün okuyan bir okuyucunuz olarak, uzun bir süredir yayınlanan bir reklam hakkındaki görüşlerimi sizinle paylaşmak istedim. Reklam filmine geçmeden önce bu konu hakkında birkaç kelâm edip konuya geçmek istiyorum...
Çok değil, belki bizden bir-iki kuşak önceki büyüklerimizin evlilik hayatındaki sevgi, saygı, hoşgörü gerçekten takdire şayandır.
Ne yazık ki, günümüz evliliklerinde bunları bulmak o kadar zor ki, galiba bu yüzden günümüz evliliklerinin ömrü, tabir-i caizse bir kelebeğin ömründen bile kısa hale geldi... Bu konu hakkında hüküm verecek statüde bir filozof ya da bilirkişi değilim ancak şunu çok iyi biliyorum ki, evliliğin ömrü birbirimizi sevip/sayıp tahammül edebildiğimiz ölçüde uzun oluyor...
Bir süredir reklam kuşaklarında rastladığım bir halı reklamı ise vicdanıma bir kıymık gibi batmakta... Hanımefendi, işten yorgun-argın gelmiş, bir de üzerine evdeki işlerle uğraşmak ona o kadar zor gelmiş olmalı ki, eşine bir yığın olmadık söz söylemeyi görev edinmiş. Mutfakta birtakım işlerle uğraşırken âdeta sinir harbi yaşıyormuş gibi tabakları çarpmalar, kendi usulünce kızgınlığını belli edecek kelimelerle eşinin arkasından atıp tutmalar resmedilmekte.
Reklamı izlediğim zaman; "Her daim sevgimizi canlı tutmak için ihtiyacımız olan şey bir halıysa, millet olarak gerçekten başımız sağolsun. Artık bunun üzerine yapılacak tek şey; bu erdemlerin helvasını kavurmaktır" diye düşünmekten kendimi alamıyorum.... Bu vesileyle sizin de evliliğinizi tebrik ediyorum.... Evliliğinizin bir ömür boyu sürmesi dileklerimle..."