Batı'da hayvan sevgisinin gelip dayandığı son noktayı geçen hafta Show Kulüp programına ev röportajı veren Deniz Pulaş'tan dinledim.
Pulaş, 'eş durumundan' uzun bir süre Amsterdam'da yaşamak zorunda kalmıştı. Malum, Amsterdam böyle Venedik gibi su kanallarıyla örülü bir şehir. Haliyle Amsterdamlılar evlerini dev boyutlu sıçanlarla paylaşmak zorunda kalıyorlarmış. Binaların arasındaki boşlukları mesken tutan dev kemirgenler Deniz'i çokça uğraştırmış. Bizimki bakmış ki hayvanlar yatak odasında beraber uyuyacak kadar samimiyeti ilerletmişler; fare kapanı almak için çarşıya çıkmış.
Girdiği dükkanda meramını anlatıp kapan istemiş. Dükkan sahibinin 'dehşetten' gözleri fal taşı gibi açılmış. "Ne? Yoksa fareleri mi öldüreceksiniz?" deyip bizimkini kovarcasına dükkandan çıkarmış...
Bizim Amsterdamlı Piloş şimdilerde kızı Nehir ve obezite belirtileri gösteren kedisi Rudi ile İstanbul'a göç etmiş durumda. Tekir kedinin nasıl olup da bu kadar şişmanladığını ise Piloş'a sorasım bile gelmiyor!