Bundan iki ay önce yapımcı Fatih Aksoy arayıp "Sana bir şey danışmak istiyorum. Bizim dizinin ismi orijinalindeki gibi 'Umutsuz Ev Kadınları' olarak mı kalsın, yoksa yeni bir isim mi bulalım?" dedi.
Hiç tereddüt etmeden yanıtladım: "Sen, bunca telif parasını 'Umutsuz Ev Kadınları' markası için ödemedin mi? Neden hazır tanıtımı yapılmış bir ürünü riske atacaksın ki? Kesinlikle aynı isimle yayınlanmalı" dedim. Pek ikna olmamış gibiydi. "Ama 'umutsuz' lafı izleyici için cazibe oluşturmaz.
Biraz karamsar değil mi?" dedi. Pes etmesi için iki cümlem yetti: "Bütün gece televizyon izlemekten başka çaresi olmayan kadınlar senin hedef kitlen değil mi? Onlardan daha umutsuz durumda olan var mı?" Sonunda ikna olmuştu ama ekledi: "Dizi tutmazsa, sorumlusu sensin ona göre..."
Umutsuz Ev Kadınları'nın ilk bölümü reyting listesinin zirvesinde yer aldı. İlk bölümün yarattığı merak daha sonraları biraz törpülenecek olsa bile, dizinin zirvelerde yer alacağı artık kesin gibi.
Şimdi büyük bir kararsızlık yaşıyorum. İddiayı kazandığım için sevinsem mi, yoksa ekranda bir kez daha umutsuzluk prim yaptığı için üzülsem mi bilemiyorum...