Geçen hafta bu sütunlarda Öyle Bir Geçer Zaman ki'nin Süleyman'ına övgüler düzmüş, onun da neredeyse Kanuni kadar 'Muhteşem' sıfatını hak ettiğini söylemiştim.
Aslında bu, dizideki Süleyman karakterini canlandıran Renan Bilek'in köşemize ilk misafirliği değildi. Şarköy muhabirimiz Yakup Önal'ın uyarısıyla, onun aslında iyi bir müzisyen olduğunu, bir dönem profesyonel olarak müzik ile uğraştığını, albümü bulunduğunu ve İnci Öğretmen'in yerine Mete'nin orkestrasını rahatlıkla çalıştırabileceğini yazmıştım. Haberi de Renan Bilek'in o döneme ait uzun saçlı, sakallı, ilginç bir fotoğrafı ile süslemiştim.
Pazartesi günü Hürriyet'in Kelebek eki benim iki buçuk ay önce bu köşede yer verdiğim haberi, yeniymiş gibi manşetine taşıdı. Dahası, ekin yazarlarından sevgili dostum Tuna Kiremitçi, 'Muhteşem Süleyman 2' başlıklı son yazımda Renan Bilek'ten sadece 'Süleyman' diye söz etmemi eleştirdi. İyi de biz zaten Süleyman'ın hakkını Renan Bilek'e iki buçuk ay önce vermiştik. Bu kez övgümüz 'karakterin kendisine' idi... Ama eğer saygıda kusur aranacaksa, bizim haberi alıp yeni gibi yayınlayan Kelebek'çilere bakmak gerekirdi. Neyse, bunlar fazla önemsediğim konular değil.
Asıl önemlisi, Renan Bilek'in en az dizideki Süleyman karakteri kadar muhteşem insanlığı... Bana gönderdiği teşekkür mesajını, hem onun rafine kişiliği hakkında çok daha net fikir vermek, hem de değerli meslektaşım Tuna Kiremitçi'yi şakacıktan mahcup etmek için yayınlıyorum:
"Nazik ve benim için son derece gurur verici, keyifli yazınız için teşekkür ederim. Hiç şüphesiz bu keyfi Süleyman karakterinin ne yapması gerektiğine karar veren senaristimiz Coşkun Irmak ve nasıl yapması gerektiğine karar veren yönetmenimiz Zeynep Tan Günay da almışlardır. Ne yalan söyleyeyim; canlandırdığım Süleyman karakterine ben de hayranım. Ben de hayatımda böylesi bir can yoldaşına sahip olmak isterdim.
Ama en nihayetinde 23 senelik bir oyuncu olarak, bu karakterin oluşumunda benim kadar pay ve hak sahibi olan Coşkun Irmak'ı, Zeynep Tan Günay'ı ve oyunculuğuyla karşısındaki oyuncuya heyecan ve zevkli oyun veren Mete Horozoğlu'yu (Soner) atlayıp tebrikleri sadece kendime mal etmek, aldığım eğitim ve terbiyeye ters düşecektir.
Güzel yazınız ve keyifli üslubunuzla, her konu açıldığında kendilerine söylediğim bu cümleleri bir kez daha söylememe vesile olduğunuz için size de çok teşekkür ederim.
Daha önce yine köşenizde 'Mete'yi Süleyman çalıştırsın' başlığıyla tuşladığınız yazınızda benimle ilgili bilgiler yer aldıysa da geç öğrendiğim ve "Yüksel Aytuğ benden bahsetmiş, hemen yanıt vereyim" gibi bir yaklaşımı çiğ bulduğumdan yanıt veremedim.
Ancak bu gurur verici ve zarif yazınıza da teşekkür etmemek çiğlik olacaktı.
Sağ olun, var olun. Saygılarımla. Renan Bilek."
