Fenerbahçe Teknik Direktörü Aykut Kocaman bu sezon ortaya koyduğu parlak performansla sadece Fenerbahçe'yi şampiyon yapmadı, Digitürk'ü de kurtardı.
Düşünün; Spor Toto Süper Lig'in yayın hakları için tam 321 milyon doları bayılmışsınız. Lig başlamış, üç büyükler tel tel dökülüyor. Galatasaray ve Beşiktaş nal topluyor, ilk yarının sonunda Tabzonspor, Fenerbahçe'ye 9 puan fark atmış.
Digitürk'ün spor paketi üyeleri decoder'lerini iade etmek ya da üyeliklerini dondurmak için kuyrukta. Ama Aykut giderek küçülen umutları Kocaman yapıyor. Fenerbahçe'yi liderliğe ortak ediyor. İkinci yarıda akıl durduran bir ivme ile 18 maçın 17'sini kazanıyor, birinde berabere kalıp ipi göğüslüyor. İkinci yarının başlamasıyla birlikte özellikle Fenerbahçeliler, spor paketi üyeliklerini dondurmaktan vazgeçiyor.
Lig TV'nin Fenerbahçe'yi kolladığını, özellikle spikerlerin Fenerbahçe maçlarında adeta amigo gibi davrandığını savunanlar var.
Yani Fenerbahçe'nin Digitürk'e desteği kadar, yayıncı kuruluşun da Fenerbahçe'yi desteklediğini ileri sürüyorlar. Ne yalan söyleyeyim, ben Digitürk yayınlarında Fenerbahçe'nin açıkça kayırıldığına inanmıyorum.
Bir takım eğer imkansızı başarıyorsa, dünyanın her ülkesinde medyanın ilgisini doğal olarak üzerine çekecektir.
Üstelik, o takım, yayıncı kuruluşu mali riskten kurtaracak bir performans sergiliyorsa, ona sempati ile bakmamanın imkanı yoktur.
Bu, her şeyden önce 'insani bir refleks'tir.
Son sözüm:
Aykut Kocaman'a bir kupa da Digitürk'ün vermesi lazım!