Geçen hafta Okan Bayülgen'in yerinde olmak istemezdim. Disko Kralı'nda bir sunucunun geçebileceği en zorlu sınavlardan birine tabi tutuldu. Okan, her zaman olduğu gibi stüdyoya davet ettiği konuklarına sorular yöneltiyordu. İlker İnanoğlu'na sordu: "Bugüne kadar yaptığınız en salakça şey neydi?" İnanoğlu, hiç düşünmeden yanıtladı: "Bu programa katılmak!.." Okan şaşırdı. Diğer konuklar dondu, kaldı. Stüdyodan bir uğultu yükseldi. (Sanırım İlker İnanoğlu, program başlayalı 45 dakika olmasına rağmen sözün bir türlü kendine gelmemesine bozulmuştu) Okan'ı her konuda eleştirebiliriz ama stüdyosuna davet ettiği konuklarına gösterdiği zarif ev sahipliği asla tartışılmaz. Konuşmaya dalıp bazılarını ihmal ettiği olsa da, onlara toz kondurmaz. Bu kez de hiç istifini bozmadı, soğukkanlılığını koruyarak, "Olabilir, bizim konuklarımız dilediklerini söylemekte serbesttir. Öyle hissediyorsa, öyledir" diyerek olayı geçiştirdi. Bir sonraki soruda İnanoğlu kahkahaları koyverince de "Bak İlker eğlenmeye başladın işte. Demek ki buraya gelmek o kadar da salakça değilmiş" diyerek, zevahiri kurtardı. Ama ikinci olayda bu kadar şanslı değildi. Programa telefon bağlantısı ile katılan yerli dizi meraklısı izleyici Betül Pekgöz, yanlışlıkla 'ihtisas' yerine 'iktisat' kelimesini kullanınca, Okan'ın eleştiri oklarının hedefi oldu: "Sevgili Betül sen en iyisi dizi izlemeyi bırak... Hangi dizileri izliyorsun peki?" diye çemkirdi. Betül saymaya başladı: "Yaprak Dökümü, Arka Sokaklar, Fatmagül'ün Suçu Ne..." Okan kendi kazdığı kuyuya düşmüştü. Ona göre, izleyiciyi bu hale getiren dizilerin tümü Kanal D dizisi çıkmıştı!.. Ünlü şovmen, durumun farkına varınca, toparlamaya çalıştı: "Eee... Başka kanalların dizilerini de söyleyebilirsin... Merak etme, diğer kanallara ayıp olmaz!.."