Fazıl Say'ın son çıkışıyla ivme kazanan arabesk müzik tartışmasına bu hafta "Çocuklar Duymasın" ın karakterleri de katıldı. Günlerdir söylenen onca söz ve yazılan bir o kadar yazıya kıyasla bana göre içi en dolu yorum buydu:
TUNA: 25 Eylül'deki klasik müzik konserine dört bilet aldım! Chopin'den birkaç prelüd dinlemeye kimse itiraz etmez sanırım!
HALUK: Ben gelmem!
DİĞERLERİ: Aaaa neden?
HALUK: Siz gidin kardeşim, ben arabeskçiyim, klasik müzik bana ters. Hele şu tartışmalardan sonra iyice kıl oldum klasik müziğe...
GÖNÜL: İnanmıyorum Haluk! Arabeskçi olduğunu milletin önünde söyleme bari!
TUNA: Yapma Haluk, klasik müziksiz olur mu? Klasik müzik insanın kulağını geliştirir.
HALUK: İstemem ben öyle Mr. Spock gibi kulaklar falan!
MELTEM: Arabesk, insanı kaderciliğe sürükleyen depresif bir müzik.
HALUK: Beethoven'ın 5. Senfonisi'nin adı ne? Kader Senfonisi. "Bana kaderimin bir oyunu mu bu"dan ne farkı var?
TUNA: Klasik müzik değil insan ruhuna, hayvanlara bile iyi geliyor! Sen inekler daha huzurlu olsunlar, daha bol süt versinler diye Japonya'da ahırlarda klasik müzik yayını yapıldığını biliyor musun?
HALUK: Zorla dinletmişlerdir hayvanlara. Hangi inek bilet alıp gider klasik müzik konserine? Ayrıca o ineklere Orhan Abi dinletmişler mi? Belki de Orhan Abi dinletseler 30 kilo süt verecek hayvanlar.
MELTEM: Arabesk, karamsar bir müzik Haluk. Dinleyenler umutsuzluğa sürükleniyor.
HALUK: Mozart'ın Requiem'inde halay mı çekiyorsunuz? Adam ölümü anlatıyor. Sonra İbrahim Tatlıses "Ölürsem kabrime gelme" deyince bozuluyorsunuz.
TUNA: Aynı şey değil Haluk'çuğum. Mozart, Requiem'i kendi ölümü için yazmış, Unkapanı'ndaki satışlarını artırmak için değil.
MELTEM: Anadolu'da ağıtlar en temiz haliyle bir ölünün arkasından yapılmış. Arabeski yapanlar yalılarda oturup sırf para kazanmak için hüznü ajitasyona çeviriyorlar.
GÖNÜL: Müzik evrenseldir Haluk. Dünyanın her yerinde aynı değerdedir.
HALUK: Arabesk bu coğrafyanın blues'udur. Hüzün, Türkçe olduğu zaman "arabesk" diye burun kıvıracaksın, İngilizce olduğu zaman "blues müzik" oldu diye ayıla bayıla "Ay gel kız blues festivali var hadi gidelim" diyeceksin, ana!
GÖNÜL: Arabesk müzik marifet bir şey olsaydı devlet televizyonunda yasaklanmazdı yıllarca!
HALUK: Aynı devlet televizyonunda Ruhi Su da yasaktı ama! Neyse konuşturma beni şimdi! TUNA: Arabesk müzik, ticari amaçla sırf para kazanmak için yapılan yoz bir müzik.
HALUK: Mozart bedava mı yapmış müziklerini? Çorba parası almadan yazdığı senfoni var mı? Herkesin derdi para...
GÖNÜL: Ay inanmıyorum...
MELTEM: Vurun arkadaşlar... (Üçü birden parmak uçlarıyla göğüslerine dokunup, "kuantum hareketi" yapar) Bu lafa karşı kuantumun faydası olur mu bilemiyorum yani... Klasik müzik yılların içinden süzülerek gelmiş ve bugün bile herkesin beğenisini kazanmıştır. Arabesk bugün var, yarın yok.
HALUK: Hangisi yok? "Batsın Bu Dünya" mı yok? Dün de vardı, bugün de var, yarın da olacak.
GÖNÜL: Dünyanın başka hiç bir yerinde arabesk gibi bir müzik yok.
HALUK: Çünkü göç yok. İnsanlar şehre göç etti ve kendi kültürlerini de getirdi. Kentli de olamadı köylü de kalamadı. Kendi müziklerini yaptı. Ne var bunda? Mozart da Urfa'dan İstanbul'a çalışmaya gelseydi, o da arabesk yapardı.
MELTEM: Haluk'çuğum sen bir şeyi karıştırıyorsun. Bu ülkenin müziğine laf eden yok. Mesela Aşık Veysel'i, Neşet Ertaş'ı, herkes bağrına basıyor... "Uzun İnce Bir Yoldayım" türküsünü, rockçısı da klasik müzikçisi de söylüyor, yorumluyor. Bizim itirazımız, o türküleri yozlaştırıp, insanların duygularını sömürenlere. Ticari çıkarlarına, müziği alet edenlere..