Ahmet Hamdi Tanpınar'ın ünlü romanı "Huzur"un, yeni sezonda dizi olarak ekranlara gelecek olması edebiyat dünyasında büyük bir tartışma yarattı. Edebiyat eleştirmenlerinin büyük çoğunluğu, 1930'ların tek partili siyasal yaşamı ve Doğu ie Batı arasında sıkışıp kalan sosyal yapısını derinlemesine analiz eden böyle bir romanın diziye dönüştürülmesinin çok zor olduğunu iddia ediyorlar. Bu görüşü savunanlar, dizinin "İstanbul manzaraları ve aşk" sığlığında gezinecek olmasından endişeli. Bir bölüm eleştirmen de iyi bir yönetmen ve titiz bir senaryo çalışmasıyla her edebiyat uyarlamasının başarıya ulaşacağı görüşünde. Başrolünde Memet Ali Alabora'nın yer alacağı ve Koliba Film tarafından çekilecek dizinin senaristi Ahmet Yurdakul, yönetmeni ise Cemal Şan. Yapım ekibi iddialı konuşuyor. Senarist Yurdakul, romanı diziye dönüştürmek için adeta bir "arkeolojik çalışma" yapmış. Yönetmen Şan ise "Tanpınar'ın kalemiyle yaptığını biz de kameramızla yapacağız" diyerek, iddiasını ortaya koyuyor. Özetle, "Huzur" daha ekrana gelmeden sektörün huzurunu kaçırmış görünüyor. Aslında "Huzur", romanın kronolojisine sadık kalınarak, "dönem dizisi" olarak çekilirse, en az "Hanımın Çiftliği" kadar ses getirir. Yok eğer "Yaprak Dökümü", "Samanyolu" ya da "Aşkı Memnu" gibi "günümüze uyarlanarak" ekrana getirilirse, edebiyat eleştirmenlerinin kaygıları haklılık kazanır. Zira "Huzur", sadece aşkı ve entrikayı eksen alan bir roman değil. Dönemin sosyal ve siyasal fonu eksik kalırsa, bir ayağı aksar. Yine de ortaya çıkan ürünü görmeden "huzur kaçırmak" doğru değil. Bekleyelim, görelim.