Hadise, Türkiye-Çek Cumhuriyeti maçı öncesi statta İstiklal Marşı'nı okuyunca, gerçekten de "hadise" yarattı. ABD'de oynanan özel maç öncesinde elinde mikrofonla sahaya çıkan ünlü sanatçının İstiklal Marşı'nı seslendirme biçimi yadırgandı. Pek çoklarına göre Hadise'nin tarzı, İstiklal Marşı'nın coşkusunu ve heyecanını yansıtmaktan uzak kaldı. Bazıları ise bu performansı "ilginç" bularak, beğenisini ifade etti. Eleştireniler arasında Hadise'nin "aksanının" bu marşı okumasına engel olduğunu savunanlar da var. Müzik otoritesi değilim ama Hadise'nin performansını beğenmedim. Kulağıma çalınan "aykırı" nağmeler daha sonra pek çok müzisyen tarafından "Hadise detone oldu" sözleriyle "bilirkişi raporuna" dönüştü. Beni asıl rahatsız eden ise Hadise'nin marşı "pop müzik şarkısı gibi" okumaya çalışmasıydı. Şimdi diyeceksiniz ki, "E kadıncağız pop müzik şarkıcısı, nasıl okuyacaktı ki?" Olmaz. Olamaz... Bir ülkenin milli marşı "marş gibi" okunur. Bir ilkokul öğrencisinin okul bahçesinde okuduğu saflıkta ve netlikte. "Efendim Hadise, İstiklal Marşı'nı öyle yorumlamış mış..." Yine olmaz, yine olamaz... Milli marş, bir ulusun sesidir, nefesidir. Aklına esen, istediği gibi yorumlayamaz. Peki yarın bir gün bir arabesk sanatçısı, İstiklal Marşı'nı okurken araya bir gazel sıkıştırırsa ne olacak? Hadise'nin iyi niyetinden zerre kadar kuşkum yok. Ama bazı milli değerler vardır ki, ne su kaldırır, ne yorum!..