Bilgisayar oyunlarına ilgim yıllar önce "atari" ve "tetris" ile stop etti. Her dakika televizyon izleme zorunluluğum, bilgisayar oyunlarını takip etmemi engelledi. İyi ki de öyle olmuş. Zira çağın bu yeni hastalığı, özellikle gençleri bilgisayar ekranı karşısına "mıhlamış" görünüyor. İşin tuhafı, artık yeni bilgisayar oyunlarının neredeyse tamamı "büyükler" için... Merak edip bu "uzak" dünyayı biraz araştırdım ve karşıma adeta yeni bir evren çıktı. Bir kere 3D bilgisayar oyunları sektörü, Hollywood'un dev bütçeli sinema endüstrisini geride bırakmak üzere... Sadece bir oyunun müzikleri için bestecisine 16 milyon dolar ödendiğini duyunca irkildim. Öyle ki, Hollywood'un "B sınıfı" starları için bilgisayar oyunları yeni bir kazanç kapısı olmuş. Gidip, yüzlerini ve seslerini oyuna satıyor ve karşılığında milyon dolarlar kazanıyorlar. Şimdilerde pek çok bilgisayar oyununda "modellenmiş" ünlü oyuncuların 3D görüntüleri ve sesleri var. Son günlerin en revaçta oyunları ise "God of War-3", "Modern Warfare-2" ve "Heavy Rain..." Merak edip, "Heavy Rain"i araştırdım. Yeni bilgisayar oyunlarında bir filmin aynı anda hem yapımcısı, hem yönetmeni, hem de senaristi ve başrol oyuncusu olmak mümkün.. Olay, bir bilgisayar oyununun ötesinde. 4 ana karakteri yönetiyorsunuz. Çocuğu kaçırılan bir babayı, bir FBI görevlisini, bir gazeteciyi ve bir dedektifi... Seri katil tarafından çocuğunuz kaçırılıyor ve bir yağmur kanalına hapsediliyor. Önünüzde 4 gün var. Katilin size verdiği görevleri yerine getirip, şifreleri çözebildiğiniz takdirde çocuğunuzun bulunduğu yeri bulabiliyorsunuz. Ama 4 günde bunu başaramazsanız, yağmur sularıyla kanal doluyor ve çocuğunuz ölüyor. İşte oyunun adındaki "yağmurun ağırlığı" da buradan geliyor... "Origami Katili" olarak anılan sapığın verdiği görevler ise inanılmaz. Örneğin; bir noktadan diğerine otomobille üç dakikada ulaşacaksınız. Ama trafiğin ters yönünde... Hatta bazı zamanlar çocuğunuzun hayatına karşılık kendi hayatınızı ortaya koymanız gerekiyor. Görevi başarırsanız ayrı, başaramazsanız ayrı bir senaryonun içinde buluyorsunuz kendinizi... Karakterler sizin hatanız yüzünden oyundan çıkarsa, yani ölürlerse, başka koridorlar açılıyor önünüzde. Sadece aksiyon değil, duygusal fırtınalar da bekliyor sizi... Ve kimsenin kolay kolay tahmin edemeyeceği müthiş sürprizli bir final... Bugüne kadar bilgisayar oyunlarından boşuna uzak durmamışım. Çünkü "ruhunuzu ele geçirmesi" o kadar kolay ki... Bilgisayar teknolojisi; sinemayı da, tiyatroyu da, televizyonu da sinsice yok ediyor. Çok yakında herkes kendi sanal televizyon kanalının patronu, kendi filminin yapımcısı, kendi tiyatrosunun sanat yönetmeni olacak. Ve kimse kimseyi izlemeyecek... Giderek "toplum" olmayı bırakıp, odalara ve kendi içimize kapanmış çaresiz "bireylere" dönüşeceğiz. İşte gerçek "yok oluş" bu...