Bu hafta "Yetenek Sizsiniz Türkiye"de yarışan 13 yaşındaki Kaan'ı, tıpkı jürideki Hülya Avşar gibi ben de ağzım bir karış açık izledim. Kaan daha ilk sohbette herkesin sempatisini kazanmayı başardı. Acun, küçük yarışmacının konuşmakta güçlük çektiğini görünce, "Heyecandan mı konuşamıyorsun?" diye sordu. Bizimki olanca doğallığıyla yanıtladı: "Ha-ha-hayır. Ke-kekekemeyim ben!.." Sonra bir Michael Jackson dansı yaptı ki, "anlatılmaz, yaşanır" cinsinden... Aklımdan geçen cümleleri, jüri üyesi Ali Taran'dan duydum: "Bence Michael Jackson'ı taklit etmiyorsun. Onun danslarına müthiş bir yorum getiriyorsun." Gerçekten de öyleydi. Bizim Kaan, Michael'ın danslarını geliştirmiş. büyütmüş, olağanüstü bir sahne şovu haline getirmişti. Bu küçük adamın içine Michael'ın ruhu kaçmıştı sanki. O anda "reenkarnasyon" denilen şeye daha bir inanasım geldi. Eğer Michael yaşayıp da bu şovu görseydi, eminim ilk konserine Kaan'ın elinden tutarak çıkardı. Ve yarışmayla ilgili birkaç küçük not: Ali Taran, tatlı-sert tavırları, sürpriz kişiliği, yerinde esprileri ve mantıklı yorumlarıyla jüri için doğru bir seçim olduğunu her hafta biraz daha kanıtlıyor. Hülya Avşar'ın yarışmaya ayrı bir renk ve heyecan getirdiği de aşikâr. Ancak biz ekran başındakileri rahatsız eden "teknik" bir sorun var. Performanslar sırasında reji, sahnedeki şovu bırakıp, salondaki izleyicileri ya da jüri üyelerini gösterince, ekran başındakilere sinir basıyor. Acaba seyirci ve jüri detayları, ekranda açılacak küçük bir pencereden verilse daha iyi olmaz mı? Ne dersin sevgili Acun kardeşim