Cuma sabahı Müge Anlı'nın programını izlerken, yine ekrana kilitlenip, kaldım. Seda adında bir kadıncağız, sokakta kalmış 16 yaşındaki hamile kıza evinin kapısını açmış. Sevaptır diye kızın hastanede doğum yapmasına yardımcı olmuş. Ama çiçeği burnunda anne, bebeği doğar doğmaz, eşi hasta olduğu için çalışamayan Seda Hanım'ın yeni ev kiralamak için biriktirdiği 1000 lirayı da alıp, yeni doğmuş bebeğini evde bırakarak, kayıplara karışmış. Seda Hanım, evden atılmış, Kira parası bulamadığı için üç gün bebekle birlikte parklarda yatmış. Sonunda da bebekle beraber Müge Anlı'nın stüdyosuna sığınmış. Müge'nin, 17 günlük bebeği kucağına aldığında gözleri doldu. Hele ki, karnı aç olmasına rağmen bebeğe mama yerine biberonla su verildiğini öğrenince daha fena oldu. Hemen görevlilere talimat verildi ve stüdyoya acilen mama getirtildi. Sonra da Sosyal Hizmetler ile temasa geçilerek, bebeğin devlet korumasına alınması sağlandı. Seda Hanım, cehaleti yüzünden ne yapacağını, kime başvuracağını bilememişti. 16 yaşındaki kıza acımış ve onu evine almıştı. Ama yaptığı iyiliğin karşılığı olarak, hem bebek başına kalmış, hem de parası çalınmıştı. Sakın ola ki, bu olaylar bizleri iyilik yapmaktan alıkoymasın. Eminim, Allah, dünyaya bir bebeğin gelmesine yardımcı olan Seda Hanım'a yitirdiği o 1000 liranın ve uykusuz geçen 17 günün karşılığını fazlasıyla verecektir. Ama bu olaydan çıkartacağımız önemli dersi de atlamayalım: Benzer bir durumda yapılacak ilk iş, polise haber vermek olmalı. Zira bebek bırakıldıktan iki gün sonra, bir aile çıkıp da "Bizim bebeğimiz çalındı" diye Seda Hanım'ı sorumlu tutabilirdi. Unutulmamalı ki; iyi niyeti örten cehalet ile kötü niyete hizmet eden bilgi, aynı kapıya çıkar!..