Son günlerde gözüm sık sık ekranlardaki yeni çekirdek reklamına takılıyor. Çekirdek, bizim ülkede televizyon izlerken uzaktan kumanda aleti kadar 'aranılan' bir şey... Yazlık sinema günlerinden kalma bu 'çitleme' adetimiz, o kadar büyük bir ekonomik pazarı ilgilendiriyor ki, şimdilerde kuruyemiş firmaları kendi ürünlerini pazarlayabilmek için ekranlarda dev bütçeli reklam kampanyalarına girişmiş durumdalar... Çok Güzel Hareketler Bunlar ekibinin yıldızı parlayan üyelerinden Ersin Korkut'un başrolünde göründüğü reklam filmi iki bölümden oluşuyor. İlkinde bizim Ersin saçı sakalı birbirine karışmış şekilde evine dönüyor. Eşine yıllardır ıssız bir adada kaldığını söylüyor. Sonra karşılıklı çekirdek çitlemeye başlıyorlar. Kadın, onca yıldır gelmediği için bir mahalle arkadaşı ile evlendiğini söylüyor. Bizimki de "Aaa öyle mi? Allah mesut etsin" diyor büyük bir aymazlıkla... İkinci bölümde Ersin'i bu kez yıllardır görmediği çocuğunun evinde izliyoruz. Çocuk soruyor: "Bana niye senin öldüğünü söylediler peki?" Ersin yanıtlıyor: "Ben öyle söylettim. Senin psikolojin bozulmasın diye... Bak gördün mü? Psikolojin hiç bozulmamış işte..." Bu diyalog sırasında baba oğlun karşılıklı çekirdek çitlediklerini görüyoruz... Sanki bu önemli aile meselesini değil de, akşam izledikleri diziyi konuşuyorlarmış gibi... "Eee? Ne var ki bunda?" demeyin... Bu reklamın alt metni çok önemli bir mesaj içeriyor. Gündüz programlarındaki parçalanmış aileleri, evlatları katledilmiş anababaları, yerli dizilerdeki türlü entrikayı, aldatmayı, haber bültenlerinde rutin olaylar gibi verilen suikastları, cinayetleri, sabotajları izleye izleye işte bu hale geldik... Hayatımızı değiştirecek en önemli olayları bile 'çekirdek çitleme kıvamında' konuşur olduk... Gerçek hayatı da tıpkı televizyon izler gibi seyre koyulduk. Sanki 'oyalanmak için' yaşar olduk... Oysa hayat, iki diş arasında çıtlatılıp, kabukları yere tükürülecek bir şey değil. Unuttuk...