Yaklaşık 2 ay önceydi. Ayşe Özyılmazel, kapımı tıklattı. "Yüksel Ağabey, bir şey danışmak istiyorum" dedi. Ayşe'nin yeni adımlar atmaya hazırlandığı anlarda güvendiği dostlarından fikir almak gibi olumlu bir özelliği vardır. Televizyonda jürilik yapmadan önce de, program projeleri sırasında da fikir alışverişi yaptığımız çok olmuştur. Bu kez şarkıcılık yapmaya hazırlandığını söyledi. Daha ilk cümlesini tamamlar, tamamlamaz "Hiç durma" dedim. Şarkı yazdığını biliyordum. Sesinin güzelliğini de... Turkuvaz grubunun gecesinde babası Neco ile beraber sahnede söylediği şarkı hâlâ kulaklarımdaydı. "Mutlaka bir albüm yapmalısın. Hem de kendi şarkılarınla" dedim. İyi bir prodüktörle çalışmasının şart olduğunu eklemeyi de ihmal etmedim. Zira mikrofon başında da en az bilgisayar klavyesi başında olduğu kadar başarılı olacağına gönülden inanıyordum. Bir süre sonra Ayşe'yi, Uzay Heparı anısına çıkarılan albümde "Biçare" şarkısıyla dinledim ve çok beğendim. Ardından klibini izledim. Klibi, şarkıdan daha çok sevdim. Ayşe kardeşim, "genetik mirasını" çok iyi kullanmıştı. Babası Neco'nun Allah vergisi gırtlağı ile annesi Oya Germen'in görsel çekiciliğini klipte öyle güzel birleştirmişti ki, bayıldım. Bu okuduklarınız "torpilli" bir yazı değildir. Ayşe'nin etrafındaki yıldız ışığını fark eden yazarınızın, naçizane öngörüsüdür. Umarım, yanılmam...